17 Mart 2012’de Ülke TV’de “Mehmet Akif’ten sonra şairlerin Çanakkale üzerine şiir veya tiyatro yazmadığından” şikayet eden bir tarih profesörü hocamızın sitemine istinaden bu hikayemsi şiiri kaleme aldım. Kendisine öncelikle bana verdiği bu ilhamdan ve sahip olduğu aşk dolu tarih bilincinden dolayıhürmetlerimi sunmayı bir borç biliyorum.
Anadolu bozkırlarında sıradan bir Osmanlı erkeğiydi,
Bir ailesi vardı, anne babası yaşlı, çocukları belekteydi,
Düşman Libya’yı, Mısır’ı almış, Filistin düşmek üzereydi,
Peygamberin kabri mahzun, hilafet derin düşüncedeydi…
Anne babasının gözyaşları akdeniz gibiydi ardından,
Belekteki bebekler kediler gibi ağladı hıçkırıklarından,
Melekler üzüldü yavuklusunun mahzun bakışlarından,
Ama Haçlı azıtmış, korkmuyordu artık, Hilafetin sarığından…
Duydu ki Hazreti Peygamberin kabri büyük tehlikededir,
Kabe-i muazzama sinsi düşmanın pis çizmelerine gebedir,
Çanakkale düşerse eğer Tevhid’in sancağı yerlere düşecektir,
İstanbul’da Halife, Bedir’de Hazreti Muhammed yenilecektir…
Bakmadı belekteki çocuklarına, güzel yavuklusuna,
“Ailem Allah’a ve size emanet” dedi, anne babasına,
Dimdikti kafası, sağlamdı kası, güvendi vekilin hasına,
Yürüdü Çanakkale’ye imanla, azmetti kutlu davasına…
Geldiğinde cepheye paramparçaydı elbisesi, bedeni yorgundu,
Ruhu umut dolu, güçlü kuvvetli, çocuklarınınsa benzi solgundu,
Ermeniler öldürmüştü anne babasını, karısı esir ve durgundu,
Hayatı yok olmuş, düşman kapıya dayanmış, dünyaya kırgındı…
Katıldı müfrezeye derin imanla, karar verdi azimle savaşmaya,
Yemin etti Peygamberin kabri üstüne, haçlılardan kurtarmaya,
“Kabe için şehid et beni Yarab, dik gölgesini mezarımın başına,”
“Tevhid’in sancağı düşmesin, düşsün bombalar benim başıma…”
Mermiler girdikçe vücuduna “Allahuekber!” diye haykırıyordu,
Şarapneller delerken kaslarını “Yardım gönder Yarab” diyordu,
Konya’da bir zat-ı kiram “Gözlerimle gördüm” diye yemin ediyordu,
Hazreti Peygamber ordusuyla çıkmış Çanakkale’ye geliyordu…
Habersiz olsa da Peygamberin ordusundan ruhu bir kale gibiydi,
Ümmet ihanet etse de, Mehmetçik her daim Allah’ın askeriydi…
Haçlı ülkeye girse de, hata Muhammed ümmetindeydi, bilirdi,
Yılmadan savaştı, ve Allah’ın ödülü, Türkiye Cumhuriyeti’ydi…
Ve o gün Çanakkale’de başka doğdu güneş, şaşırttı Müslümanları,
Allah’ın gazabıyla melekler göklere gönderdi kapkara bulutları,
Ve gazabın elleri Levh-i Mahfuz’da kavradı boynundan Haçlıları,
O gün zafer günüydü Ümmete, tüm coğrafyalarda Tevhid sağanakları…
Ankara, 17Mart 2012
Ali AYGÜN
www.boylebuyurdunietzsche.com