Kosova Bizim Neyimiz Olur?
Prof. Dr. Ayşe İLKER - Haber Açısı
Türkiye’de, yeşil ve ağaç hakkı için gençler yollara döküldüğü vakitlerde, bizler Şar Dağlarının yeşilliğinde Türk tarihinin ve kültürünün hala nefes alıp veren eserlerinin kucağına sarılmıştık.
Aydınlar Ocağı genel başkanı Prof.Dr. Mustafa Erkal’ın öncülüğünde, Türkiye’deki Aydınlar Ocağı temsilciliklerinin katıldığı toplantı, 29 Mayıs-03 Haziran tarihlerinde Kosova Türk Aydınlar Ocağında yapıldı ve Prizren şehri, yeşilin ve tarihin derinliklerinde vakur, çilekeş ama umutlu olarak ağırladı Türkiye’den gelen konuklarını.
Anlatılarak bitirilemeyecek bir kültür gezisi oldu bu. İliklerimize kadar hissettiğimiz en belirgin duygu, Türkiye’deki her hangi bir Anadolu şehrinde, mesela Amasya, mesela Manisa ya da Bursa’da yaşadığımız aidiyet ve aynılık duygusuydu.
Priştine’de Murat Hüdavendigar’ın türbesini ziyaretle başladı seyahatimizin ilk basamağı. Kosova meydan muharebesinin yapıldığı ova yemyeşil akıyordu önümüzde. Nal seslerinin yerinde derin bir sessizlik vardı. Metal ve motor sesi karışmamıştı henüz tarihî dokuya.
Sonra Prizren, Türkçe karşılığı “ak su” olan “Lumbardi” nehriyle, suyun iki yakasına yerleşmiş kırmızı kiremitli evleriyle karşıladı bizi. Bir yandan Lumbardi nehri çağıl çağıl akıyordu bir yandan Yetik Ozan kulaklarımda çınlıyordu: Çağıl çağıl akıyordu/ Dün düşüme girdi Tuna/Uzaklara bakıyordu/ İki Ardahanlı suna/ Onlar azat, ben tutsağım… Sonra, birden bire atan/Kızıl- elma gibi bir tan/Arındı kara yokluktan/ Gözlerimde yuna yuna…/ Bulanığım, bulanığım.
Devamı: http://www.haberacisi.com/yazilar/koseyazisi18089-KOSOVA_BIZIM_NEYIMIZ_OLUR.html