Türkçülük, bir fikir hareketi olarak “Türk”ü önceleyen ve “Türk”e karşı bir görev şuuru içinde davranmayı gerektiren bir anlayıştır. Türk’ü öncelemek için önce Türk’ü tanımak ve öğrenmek gerekir. Bu anlamda yeryüzünde “Türk” denilen insanlar kimlerdir; hikâyesi, kültürü ve karakteri nedir, gibi sorulara cevap bulmak önemlidir. Bu sorulara cevap aramaya başladığımız dönem, milliyetçilik hareketlerinin dünyayı etkisine aldığı 19. yüzyıl olmuştur. Dilde başlayan Türkçülük anlayışı, son derece kıymetli eserler ortaya koymuş; tarih ve kültür araştırmaları, bize kendi milletimizin değerleri ve özellikleri hakkında önemli bilgiler sunmaya başlamıştır. Örneğin Orhun Yazıtları’nın bulunması, Dîvânü Lûgati’t-Türk ve Kutadgu Bilig gibi eserlerin nüshalarının ortaya çıkması, başta Türkler olmak üzere bütün ilgili çevrelerde Türk milleti hakkındaki kanaatleri etkilemiştir. Türklerin dünya tarihinde oynadıkları roller, bilim ve felsefe alanındaki katkıları, dinin mukaddesatı için hizmetleri gibi birçok vasıf, Türkler hakkındaki kanaati, olumlu yönde güçlendirmiştir. Mavera-ün-nehir ile Bağdat arasında gelişen kültür atmosferinde insanlığa büyük katkılar sağlayan eserler, hâlâ gururumuzdur. Yesevi Tekkesi’nden feyiz alarak Anadolu topraklarına yayılan Horasan Erenleri, Mevlana ailesinin Moğol istilasından kaçarak Belh’ten Konya’ya uzanan yolculuğu, Türklüğün İpek Yolu’ndaki büyük göçünün simgeleri gibidir. Burada kısaca özetlemenin bile mümkün olmadığı hikâyeyi, yıllardır Ziya Gökalp gibi Türkçülüğün babası şahsiyetlerin açtığı yolda bilim insanlarımız inceliyor, araştırıyor, anlatıyor. Yaklaşık yüz yıldır âdeta bir seferberlik ile Türklüğü araştırmaya, anlamaya, idrak etmeye; zaman zaman da son damla kanımıza kadar savunmaya çalışıyoruz.
Bilinmesi ve farkında olunması gereken çok şey var. Türk Yurdu dergisi, bilgiye ulaşmak için büyük emek veren bilim insanlarının çalışmalarını, değerli okurlarına sunmaya özen gösteriyor. Yıldönümleri bu sunumda vesile oluyor ve bir dosya hâlinde sizlerin ilgisine takdim ediyoruz. Yukarıdaki paragrafta çerçevesini çizmeye çalıştığımız manzara, 2014 yılı ve Aralık ayı vesilesiyle hatırlamayı ve yeni nesillere tanıtmayı bir görev olarak kabul ettiğimiz şahsiyetleri anlamamız için bir zemin oluşturuyor. Düşünce dünyamızı inşa ederken millet olarak içinde yoğrulduğumuz kültür ve ilham aldığımız düşünürler büyük rol oynar. Ziya Gökalp, özellikle Türkçülüğü dünya görüşü hâline getiren bir fikir adamı olarak hepimize rehberdir. Bu sayımızda Gökalp’ı ölümünün 90. yıldönümü vesilesiyle istifade edebileceğiniz bir dosya ile değerlendirmek istedik. Dosyayı hazırlayan yayın kurulu üyemiz Doç. Dr. Serdar Sağlam hocamıza teşekkür ederiz. Dergimiz bildiğiniz gibi bütün Türk Ocakları camiasının ortak değeri. Bundan dolayı kıymetli yazarlarımızdan gelen yoğun yazı akışını da değerlendirmek durumundayız. Sene içinde bize ulaşan Mevlana ve Mehmet Akif Ersoy ile ilgili çalışmaları bu ay sizlere sunmayı uygun gördük. Gerek Mevlana gerekse Mehmet Akif, Türk milletinin önemli değerleri olarak kültür ve düşünce dünyamızı aydınlatıyorlar.
Düşünce dünyamızı kendi kültür köklerimiz ve mütefekkirlerimizden besleyemezsek karşımıza marazi durumlar çıkar. 12 Eylül öncesinde canımız pahasına mücadele etmek zorunda kaldığımız Maoist, Leninist, Marksist Türk çocuklarının yerini, bugün IŞİD gibi yapıları destekleyen, kendi köklerine yabancı ve inkârcı Selefi İslamcı tipler alıyor. Bunlarla mücadele etmenin yolu, genç nesillere Türk olduklarının şuurunu vermekten ve Türklüğün tarih ve kültür köklerini, zenginliklerini, birikimlerini iyi öğretmekten geçer. Türk Ocakları ve Türk Yurdu, siz okuyucularının desteği ile bu hizmeti yerine getirmeye devam edecektir.
Yeni senede ve yeni sayılarımızda buluşmak üzere sağlıcakla kalın…
Türk Yurdu Dergisi - Aralık 2014