Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Davos’taki çıkışından beri gündemde çok çeşitli tartışmalar başladı. Panel yöneticisine sinirlenen Başbakan oturumu terk etti. Ciddi anlamda tartışmaya girdiği İsrail Cumhurbaşkanı Perez de, Batılı yönetimler de, Arap dünyası da bu işe çok şaşırdılar. Beklenmedik bir tepki dünya gündemine bomba gibi düştü. Herkes kendi zaviyesinden ve gönlündekinden yola çıkarak değerlendirmeler yaptı ve bu değerlendirmeler devam ediyor.
Perez’e karşı eleştirilerini ve moderatöre tepkisini hemencecik komplo teorilerine bağlayanları burada tartışma dışı bırakarak, objektifi kendimize çevirmeyi tercih ediyorum. Türkiye’nin yöneticileri ve aydınları acaba Türkiye’nin şu anki konumunu nasıl algılıyorlar? Gerçekten nasıl görüyoruz? Asıl önemli soru bence bu olmalı. Biz ülkesi ve milleti ile Türkiye’yi nasıl görüyoruz? Türkiye gerçekten ne durumda? Yabancılar bizi nasıl algılıyor ve nereye konumlandırıyorlar?
Türkiye’nin nasıl göründüğü ile ilgili yabancı kaynaklardan önemli ipuçları ortaya çıktı. Geçen hafta internet sitelerine düşen bir yazıda “Erdoğan’ın Patlayışı ve Türk Devleti’nin Geleceği” (1) başlığı ile önemli analiz dile getirildi. Bu analizde ‘Next 100 Years: A Forecast for the 21'st Century' (Önümüzdeki 100 Yıl: 21'inci Yüzyıl İçin Öngörüler) adlı yeni yayınlanan kitabıyla dikkatleri üzerine çeken George Friedman, adeta iddialarının ispatlandığını gösterir gibi, Erdoğan’ın haklılığını ve Türkiye’nin önemini vurguladı. İsrail’in Ortadoğu’da Türkiye’ye daha fazla ihtiyacı olduğunun altını çizdi. CIA’ya yakınlığı ile bilinen düşünce kuruluşu ‘Stratfor'un sahibi, stratejist George Friedman zaten yeni kitabında Türkiye’nin yakın gelecekte dünya gücü olabileceğini ve ABD ile çatışabileceğini yazarak dikkatleri çekmişti. (2)
Konuyla ilgili bir başka algılamayı Bugün gazetesinde (8.1.09) Cemal Uşşak gündeme taşıdı. Uşşak’ın aktardığı bilgiye göre Le Monde Diplomatique'in Türkiye nüshasında manşete çıkartılan yazı ilgi çekicidir: "Türkiye: Jeopolitik Dev Ama Siyasi Cüce" (3) Makalenin yazarı Rusya Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Başkanı ve Birleşik Rusya Partisi milletvekili Sergey Markov. Markov'a göre, "Yarım yüz yıldan bu yana ABD; NATO ve AB'nin gölgesinde yaşayan Türkiye, jeopolitik dev, ancak siyasi cüce halindedir."
Benzeri değerlendirmelerin küreselleşme sürecinde arttığını söyleyebiliriz. Soğuk savaşın sona ermesi ve demir perdenin ortadan kalkması dünya üzerindeki Türk varlığının gerçek boyutunu gözler önüne sermiştir. Bu zamana kadar adeta perdelenmiş bir siyasi-sosyal gerçeklik dünyanın ilgisini doğal olarak çekecektir. Bu gerçeklik sadece Türkiye ile sınırlı değildir. Etki alanı Friedman’ın dikkat çektiği gibi Ortadoğu’dan Kafkasya’ya ve Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar uzanmaktadır. (4) Hatta işçi göçleriyle kendilerine yer tuttukları Batı Avrupa devletlerine kadar bu etkiyi genişletmek mümkündür.
Sovyetlerin ve Yugoslavya’nın dağılmasıyla ortaya çıkan yeni durum karşısında Türk milliyetçiliğinin önemli bir fırsat yakaladığı ortadadır. O dönemde bizim de katıldığımız hakim düşünceye göre bir taraftan küreselleşme gelişirken, diğer taraftan da milliyetçilikler yükselmeye başlamıştır. Bu yükselme karşısında Türkiye’de “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar Türk Dünyası” heyecanı ortalığı sarmış ve hatta 21. yüzyılın Türk Asrı olacağı dillerde sloganlaşmıştır. Aslında aniden ortaya çıkan bu yeni durum karşısında Türkiye’de herkes şaşkın durumda kalmıştır. Milliyetçiler bile yıllarca dava olarak dile getirmeye çalıştıkları Türk Dünyası karşısında hazırlıksız yakalanmışlardır.
Dünyada Türklerin doğal etki alanı yanında Türkiye’nin kendine özgü bir güç potansiyeli olduğu ortadadır. Bu potansiyel, tarihte Türklerin oynadıkları roller, Türk kültürünün gücü ve Türkiye’nin jeopolitik konumu bakımından ön plana çıkmaktadır. Son yıllardaki meydana gelen gelişmelerin yarattığı konjonktür de buna eklendiğinde Türkiye global oyun içinde ilk sıralarda olmak zorunda olan bir ülke olarak ön plana çıkmaktadır. Bu durumu biz görsek de görmesek de tarih bizi buraya doğru götürmektedir. Bu durumda bizim yapmamız gereken ilk önemli şey kendi durumumuzun fotoğrafını iyi tahlil etmemizdir.
[1] Haber10.com, “Erdoğan’ın Patlayışı ve Türk Devleti’nin Geleceği”, Çev. Nadir Özata, <http://www.haber10.com/makale/14362>
[2] Radikal Gazetesi, 27/01/2009, “Stratejist George Friedman’dan 100 yıllık öngörüler”, <http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=918870&Date=28.01.2009&CategoryID=81>
[3] (Cemal UŞŞAK, “Jeopolitik Dev'in kıpırdanışı mı?”, Bugün, 08 Şubat 2009,
[4] George FRIEDMAN, “Turkey is an ally of Israel”,
<http://www.utrikesbloggen.se/index.php?option=com_content&task=view&id=2107&Itemid=27>