OKUMA VE YAZMA KÜLTÜRÜMÜZDE ŞİİRİN YERİ
Osmaniye Türk Ocakları Şubesi 14 Ocak Salı akşamı Ocak başı Sohbeti’nde Şair, Yazar ve öğretmen Dr. Ahmet DOĞRU "Okuma ve Yazma Kültürümüzde Şiirin Yeri konulu ayrıntılı bir sunum yaptı.
Osmaniye Türk Ocakları Başkanı öğretmen Mehmet ÇETİNKAYA, geleneksel haline getirdikleri Ocak başı sohbetleri ile kendi alanında uzman olan kişileri misafir ederek üyelerin kültürel ve bilimsel açıdan faydalanmasını sağladıklarını söyledi. Başkan Çetinkaya, Ocak başı sohbetinin bu haftaki konuğu olan Dr.. Ahmet Doğru’ya teşekkür ederek başarılar diledi.
Dr. Ahmet Doğru :"OKUMA VE YAZMA KÜLTÜRÜMÜZDE ŞİİRİN YERİ" ni başlarken
Konuşmasında “En eski Türk şiirinden Vesiletünnecat'a, modernizme, postmodernizme kadar bir çok konuyu alıp sözlü kültürün şah eseri şiire bağlayan Yazar Dr. Ahmet Doğru, "Okuma ve Yazma Kültürümüzde Şiirin Yeri konulu sunumunda şunları söyledi:
OKUMA VE YAZMA KÜLTÜRÜMÜZDE ŞİİRİN YERİ
Okuma kültürü ve yazma kültürümüze geçmeden önce sözlü ve yazlı kültürü ele almak gerekir. Göçebe toplumlarda sözlü kültür hâkimdir ve bu kültürün her şeyi şiirdir. Sözlü kültür, bilgi birikimini şiire yükler ve dilden dile ezberle bu bilgiler sonraki kuşaklara aktarılır. Çünkü kitabi bilgi yüktür, sürekli yayla ova arası taşınan göçebe topluluklar için bu zordur. Kitap, kütüphane yerleşik toplumların işidir. Dolayısıyla Türk Milleti, göçebe toplumken sözlü kültür metinleri üretiyordu. Ürettiği metin şiirdi ve bilgi birikimini şiire aktarıyordu. Bu yüzden atasözlerimiz, bilmecelerimiz, ninnilerimiz, ağıtlarımız, türkülerimiz, tekerlemelerimiz birer şiirdir.
Batılı yazılı kültüre romantizm akımıyla Fransız İhtilali’yle geçtiğini söyler. Klasik edebiyatın romanlarındaki soylu kahramanların yerini romantizmle sıradan insanlar, hümanizmle bütün insanlar bir görülür. Yazılı kültürde kitapların hayatın merkezinde bulunur, her şey yazıyla kıymetlenir. Şiirin yerini roman almıştır, düzyazı önemli olmuştur.
Türk milleti sözlü kültürü bırakıp yazılı kültüre tam olarak geçememiştir. Ne Tanzimat ne Cumhuriyet dönemi yazılı kültürü tam olarak hayatımıza yayamamıştır. Sözlü kültür ve şiir gücünü daima korumuştur. Bu yüzden şiir bizde “şah metin”dir. Bu yüzden dünyanın en uzun destanı Manas, Türk’ündür. Şehirden köye, yediden yetmişe ezberlenip yüzyıllarca okunan Vesiletünnecat(Mevlit) Türk’ün yazdığı en çok okunmuş, ezberlenmiş bir şiirdir.
Okuma kültürünün tanımı içinşunları söylenebilir: bireylerin ve toplumların okuma ile ilgili alışkanlıkları, tutumları ve değer yargılarıdır. Bu kültür, kitap veya yazılı materyallerin okunmasının yanı sıra, görsel ve işitsel iletişim süreçlerini de kapsar.
Okuma kültürü, bireylerin bilgi sahibi olma, eleştirel düşünme becerilerini geliştirme ve yazılı materyallere saygı duyma yetenekleri üzerinde etkili olur. Kısacası, okuma kültürü bir yaşam biçiminin okuma alanına yansımasıdır.
Bugün bir parça bu kültürün biz de yaygınlık kazandığını söyleyebiliriz. Bunu yanında bizde geleneksel bir okuma kültürü vardır. Bu geleneksel okuma kültürünün içinde şiir ve ezber vardır. Cönkler, destanlar, halk hikâyeleri, Hz. Ali Cenknâmeleri, Vesiletünnecat, Muhammediyeler… Şiir metinlerinden oluşmuş bir geleneksel okuma kültürüydü. Bu kültür eskisi kadar olmasa da hâlâ hayatta.
Ziya Gökalp'in cemiyet ve cemaat arasındaki ayrım sözlü ve yazılı kültür için de geçerli olduğuna dikkati çeken Yazar Ahmet Doğru konuşmasını “ Toplum cemaat olmakta cemiyet olmaya doğru yol aldıkça, sözlü kültürden yazılı kültüre doğru da geçmektedir. Yazılı kültüre tam olarak geçebilir miyiz? Dijital kültürün yaygınlaştığı, çoklu mod metinlerin yazılı metnin yerini aldığı bu aşamada sanırım bu zor olacak. Fakat şiir, bizim için hâlâ en kıymetli metin. Bu yüzden biz şiirlerimizi okumaya, yazmaya, türkülerimizi havalandırmaya devam edelim” tavsiyesi ile noktaladı.
Sohbetin sonunda seviyeli, seviyeli olduğu gibi akıcı bir anlatım sonunda bütün katılımcıların yüzünde tebessüm vardı.
Ocak Başkanı Mehmet Çetinkaya güzel sunumu için Dr. Ahmet Doğru 'ya tekrar teşekkürler ederek sohbeti sonlandırdı.