TÜRK OCAKLARI

GENEL MERKEZİ

KURBAN BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Aziz Türk Milleti,

İnancımızın, kültürümüzün ve değerlerimizin en önemli unsurlarından olan, birlik ve beraberliğimizin perçinlendiği bayram günlerine yeniden erişmiş bulunuyoruz. İslam alemi olarak mübarek Kurban bayramını idrak ediyoruz. Sevincin, coşkunun, mutluluğun, birliğin simgesi olan bayram günlerine eriştiğimiz şu zamanda maalesef bu hissiyatı tamamen yaşayamamaktayız. Gazze’de on binlerce Filistinli çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı denmeden katledildi, katledilmeye de devam ediyor. Doğu Türkistan’da Türk ve Müslüman kimlikleri adeta suç sayılan kardeşlerimizin üzerindeki baskılar devam ediyor. Orta Doğu coğrafyasında çatışmalar ve tehditler hız kesmiyor. Kırım Türkleri on yıllarca süren sürgünden sonra döndükleri vatanlarından on yıl önce yine sürgün edildiler ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan savaşın mağdurları arasında yer aldılar. Memnuniyet duyduğumuz gelişmeler de yok değil elbette. Türk adını kullanmaları yasaklanmaya çalışılan Batı Trakyalı kardeşlerimizi son yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde büyük başarı kazandılar. Bu vesileyle, Batı Trakya Türklerinin bu güçlü mesajını dünyaya ilan eden  DEB (Dostluk Eşitlik Barış Partisi) Partisi Başkanı Çiğdem Asafoğlu’nun şahsında Batı Trakya Türk’ü kardeşlerimizi kutluyorum. Dr. Sadık Ahmet’i de rahmetle anıyorum.

Aziz Ocaklılar

Türk Milletinin tekrar şahlanmasından ürken, Türk’ü geldiği yere gönderme fikrini daima şuuraltında saklayan çevreler Irak ve Suriye’nin kuzeyinden Doğu Akdeniz’e uzanan hatta bize cephe almış durumdalar. Irak ve Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’yi çevreleme projesine karşı 2015’den bu yana yürütülen mücadeleden de Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta da haklı davamızdan asla taviz vermemeliyiz. Son dönemde Suriye’nin kuzey-doğusunda ABD desteğiyle oluşturulan yapının girişmeye kalkıştığı seçim denemesi karşısındaki tavizsiz tutumu sürdürmek, Suriye’den Türkiye’ye savaş sürecinde gelen sığınmacıların geri dönüşünü sağlamak için Suriye politikasında ciddi adımlar atılmalıdır.

Ekonomide özellikle son yıllarda ciddi sıkıntılar yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Gerek bunları gerekse diğer problemlerimizi aşabiliriz, yeter ki millî meselelerde bir ve beraber olalım ve meselelerimizi demokratik hukuk devleti kuralları içinde çözmede ittifak edelim. Uzun yıllar devam eden kutuplaşma siyasetinden sonra 31 Mart mahalli seçimleri sonrasında başlayan normalleşme veya yumuşama süreci denilen sürecin gerçekten samimi niyetlerle mi yoksa konjonktürel saiklerle mi başladığı tartışma konusu olmkatadır. 100 yıllık Cumhuriyet’imizin kuruluş felsefesi istikametinde diyalog kapılarının açılması elbette memnuniyet vericidir. Mamafih bir süredir neresinin nasıl değiştirileceği konusunda net ifadeler kullanılmayan anayasa konusunda tereddütler, belirsizlikler var. Türk Ocaklarının ve Türk milliyetçilerinin bu konudaki tavrı öteden beri net ve kesindir: Anayasa’nın değişmez/değiştirilemez maddeleri ve Türk vatandaşlığını düzenleyen 66. Maddesi kesinlikle korunmalıdır. Bunun yanında  Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine, üniter millî devlet yapısına ve kurucu fikri olan Türk milliyetçiliğine aykırı düzenlemelere yer verilemez. Bu ana çerçeve korunmak ve etnikçi-bölücülere prim verilmemek kaydıyla, mümkün olan en geniş mutabakatla hazırlanacak, kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı ve denge-denetleme mekanizmalarının yerli yerinde olduğu, demokratik bir anayasa elbette Türk milliyetçilerinin de arzusudur.

Aziz Ocaklılar,

Dünya genelinde de yaşanmakla birlikte en büyük yükü Türkiye’nin çektiği sığınmacılar ve düzensiz göçmenler meselesinin dünyada devam eden küresel egemenlik savaşının bir parçası olduğu gerçeğini gizleyerek meseleyi göçmen karşıtlığı argümanına sıkıştırmak isteyenler saf değiller ise kesinlikle art niyetlidirler. Türk milleti her daim mazlumun yanında olmuştur ancak dünyada en çok sığınmacı ve göçmenin bulunduğu ülkenin niçin Türkiye olduğunu sormak, sorgulamak yabancı düşmanlığı veya göçmen karşıtlığı değildir. Bu konuda yürütülen psikolojik operasyonun bir yansıması da son zamanlarda iyice artan Türkiyeli yazarlar, Türkçe edebiyat Türkiyelilik vurgusudur. Bu topraklar bin yıldır Türkiye yani Türk vatanıdır. Türkiye kavramını Türk’e alternatif göstermeye çalışmak gaflet değilse ihanettir. Türkiye, Türk’ün yurdu demektir. Türk milletimizin, Türkiye ise vatanımızın adıdır. Türkiye veya Türkiyeli kavramlarını bugün kullananların aslında bundan çok da hoşnut olmadıkları, Anadolu kelimesini daha çok tercih ettikleri de malumdur. Biz Türkler bu kavramların hepsini bağrımıza bastık. Anadolu da bizim için kutsaldır, Türkiye ise Anadolu, Trakya ve bugün kaybettiğimiz topraklarımız dahil bin yıllık süreçte vatanlaştırdığımız toprakların adıdır. Türklük ise Türkiye sınırlarına hapsedilemeyecek daha geniş bir kavramdır. Türkiye’de yaşayanlar Türkiye Türkleri, Doğu Türkistan’dakiler Doğu Türkistan Türkleri, kaybettiğimiz Rumeli’de yaşayanlar Balkan Türkleridir. Kısacası biz Türkiye’de yaşıyoruz ama Türkiye milleti değil Türk Milleti’yiz. Ocaklılar olarak bizler, Millet’in adını telaffuz etmekten sakınanlardan da değiliz, biz doğrudan doğruya Türk milliyetçileriyiz!

Aziz Ocaklılar,

Dünyanın ve Türkiye’nin bu kritik dönemecinde, devletimizi yönetenlere düşen, ülkemizin yaşadığı ekonomik, demografik, sosyal problemleri bir bütünlük içinde ele almak aile yapımızdan istihdam ve demografik yapıya kadar bütün sorularımızı gelişen dijital çağın imkan ve tehditleri bağlamında değerlendirmek suretiyle 10, 20, 50 yıllık projeksiyonlar/kestirimler yaparak geleceğimizi planlamaktır. Hiç şüphesiz bu konuların bu kısa konuşmada ele alamayacağım teknik, idari, hukuki vb. boyutları vardır. İnşallah Türk Ocakları olarak bu konularda Cumhuriyet’imizin 100. Yılı vesilesiyle yaptığımız çalışmaları daha da ayrıntılandırarak devam ettireceğiz.

Türk Ocakları olarak bu bayramda da Türk dünyasının bazı köşelerindeki kardeşlerimiz için Kurban bağışı kampanyası yaptık. Bu yıl kurban kesilecek yerler Irak (Kerkük, Erbil, Telafer), Suriye (Çobanbey, Türkmendağı), Kuzey Makedonya (Yörük Türkleri), Kafkasya, Dağıstan (Nogay Türkleri), Kırım (Ukrayna sınırı), Azerbaycan ve Afganistan’dır. Türk yurtlarına dönük bu kampanyaları kardeşlik bağlarımızın pekiştirilmesi için hassasiyetle yürütüyoruz. İnşallah arkadaşlarımız ve bölgelerdeki temsilcilerimiz, bize vekâlet veren dindaşlarımızın kurbanlarının kesilmesine nezaret edeceklerdir. Cenab-ı Allah bağış yapanlardan ve kampanyamıza katkı verenlerden razı olsun. Bayramların bayram olması dileğiyle hepinizin Kurban Bayramını kutluyorum. Allah’a emanet olunuz.