Büyük Türk Milleti, Aziz Türk Ocaklılar
Gazze’de iki yılı aşkın bir süredir devam eden soykırım, Doğu Türkistan’da acımasız Çin Komünist Partisi’nin yıllardır sürdürdüğü post-modern soykırım boyutlarındaki zulüm, baskı ve eritme siyaseti, Kırım Tatar kardeşlerimizin dinmeyen acıları, Suriye iç savaşı, Rusya-Ukrayna Savaşı vb. gibi dış meseleler, ekonomik sıkıntılar, kadın ve çocuk cinayetleri vb. gibi bir dizi iç sorunlar ile dolu bir yılı daha geride bıraktık. Yılın son günlerinde Suriye’de meydana gelen ve yönetim değişikliği ile sonuçlanan gelişmeler, içeride Teröristbaşı’na yapılan çağrı sonucunda yapılan açıklamalar, belirli kesimlerde keskin tutumlarla ya kabul ya ret edilirken çelişkiler dolayısıyla kafa karışıklığına da yol açmaktadır. Dolayısıyla, yıllardır olduğu gibi yine havf ile reca yani kaygı ile ümit arasında gidip gelmekteyiz.
Türk milletinin ve Türklük âleminin bu yüzyıla damgasını vurabilecek imkân ve yetenekleri olduğu gibi karşı karşıya bulunduğumuz ciddi tehdit ve riskler de vardır. Yüzyıllardır hükmettiğimiz bu coğrafyanın kaygan ve kırılgan zemininde ayakta durmamızı, güçlenmemizi istemeyenlerin olması olağandır. Asıl mesele, bizim kendi sorumluluklarımızı idrak edecek ve bunların gereğini ifa edecek kadroların ülke ve devlet yönetiminde etkin olması, vazifelerinin icabını yerine getirmek için gereken bilgi, donanım, cesaret ve kararlılığa sahip bulunmalarıdır.
Yeni yılda anayasa meselesi, terör örgütünün tasfiyesi, Suriye’de kurulacak yeni düzen gibi konuların yanında ekonomideki gelişmelerin de gündemimizde önemli yer işgal edeceği anlaşılmaktadır. 2013-15 sözde çözüm süreci terör örgütüyle müzakere yoluyla terörle mücadele edilemeyeceği gerçeğini apaçık ortaya çıkarmıştır. Dış güçlerin her an maniple edebildiği bir terör örgütü ile pazarlık edildiği imajı verecek girişimlerin hüsranla neticeleneceğini ama bu arada da maşeri vicdanda büyük yaralar açacağını unutmamalıyız. Şurası açıktır ki, Türk Devleti terör örgütünü yenmiştir, Irak ve Suriye’deki uzantılarını her hâlükârda etkisizleştirecek gücü ve kapasitesi vardır. Bunu yaparken de millî birlik ve bütünlüğe zarar verebilecek etnikçi veya mezhepçi söylemlere asla itibar edilmemelidir.
Ekonomiden terörle mücadeleye, Suriye’deki gelişmelere kadar bu konuların hepsi de ciddi ve kritik önemde meselelerdir. Bununla birlikte veya daha doğrusu bunlarla iç içe bir şekilde nüfus ve aile meselemiz, sığınmacı ve düzensiz göçmenler konusu, uyuşturucu ve dijital bağımlılık, eğitim ve istihdam politikaları gibi hususlarda da kapsamlı ve ciddi yeni politikalara ihtiyaç olduğu açıktır.
Küresel hakimiyet mücadelesinin çeşitli biçimlerde devam ettiği 21. Yüzyılda Türk milleti olarak; Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi, üniter-millî devlet yapımız, kapsayıcı ve kuşatıcı Türk milleti ve Türk vatandaşlığı tanımı gibi kırmızı çizgilerimizden taviz vermeden, cihanşümul bir bakış açısı çerçevesinde, tarihimizden aldığımız güç ve ilhamın yanında çağın gereklerine göre iyi yetişmiş insan gücümüz, sağlam bir ekonomi ve güçlü bir ordu ile Türk-İslam âlemine ve mazlum milletlere öncü ve önder olmalıyız.
Türk Ocakları olarak, 2025 yılında eğitim, gençlik, aile ve nüfus, Türk Birliği gibi ana konularda geniş katılımlı kongre, sempozyum, çalıştay tarzında toplantılar yapmayı, temel meselelerde her ay bütün şubelerimizde aynı konularda konferanslar düzenlemeyi planladık. Türk Yurdu Dergimiz, sosyal medya hesaplarımız, şube ve temsilcilik faaliyetlerimiz ile “Türk milletinin faidesine” çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle, katliam ve soykırımların son bulması; Türk milletine, Türk Dünyasına, İslam âlemine ve insanlığa daha güzel günler getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Prof. Dr. Mehmet Öz
Türk Ocakları Genel Başkanı