TÜRK OCAKLARI

GENEL MERKEZİ

Kaset Üzerinden Siyasete İnfaz Girişimi

23 Mayıs 2011
Nuri GÜRGÜR


MHP’nin bazı üst düzey yöneticilerinin özel hayatlarıyla ilgili kasetler seçim sürecinde deprem etkisi yaptı. Adı geçen yöneticiler hem partideki görevlerinden hem de adaylıktan çekildiler. Böylece operasyonu plânlayan merkez ilk aşamada amaçlarından birine ulaşmış oldu. Ancak plânlamanın söz konusu 10 kişinin kariyeriyle sınırlı olmadığı, bunun çok daha ötesinin hesaplandığı anlaşılıyor.

Geçen yıl benzer bir darbeye maruz kalan Deniz Baykal’ın sözleri son derece önemli tespitler içeriyor: “Bunun kendiliğinden yaşanan bir süreç olduğunu düşünmek hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu olayın bir merkezî plânlamayla, özenle hesaplanarak, zamanlama yapılarak sonuç üretmek üzere gerçekleştirildiği artık tartışma götürmez bir gerçektir.”

Türkiye siyaseti şimdiye kadar benzeri görülmeyen kapsamlı ve çok yönlü bir operasyonla karşı karşıyadır. Bunu yapanlar sıradan teknisyenler yahut amatör hevesliler değildir. Bu tarz işleri iyi bilen, özel eğitim alıp yetiştirilen, her türlü teknik donanım ve imkâna sahip olan mesleklerinin profesyonelleridir. Hedef alınan MHP’lilerin zaafları tespit edilmiş, özel hayatları çok yakından izlenmiş, telefonları dinlenmiş, zamanlama seçimlere kısa bir süre kala kademeli şekilde plânlanıp düğmeye basılmıştır.

Hedefteki yöneticiler kendilerine düşen siyasî görevi vakit geçirmeden yerine getirdiler, siyasî kariyerlerini noktaladılar. Ne var ki istifalarla birlikte bu fasıl kapanmıyor, çok kapsamlı şekilde düşünülen hazırlandığı anlaşılan senaryonun esas bölümleri şimdiden sonra sahnelenecektir. Bu aşamada hükümete önemli bir görev düşüyor. Siyasî iktidar Devletin ilgili bütün organlarını ve imkânlarını bir an önce harekete geçirerek, bu siyasî infaz girişiminin faillerini bulmak, kamuoyunun bilgisine sunmak, yasaların uygulanmasını temin etmek zorundadır. Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Savcılıkları’nın soruşturma açmış olması Hükümetin yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Olayda profesyonel ekiplerin ve gelişmiş tekniklerin kullanıldığı açıktır. Ancak aynı teknolojinin uzmanlar tarafından kullanılarak faillerin izlenip bulunmaları, devrede olan internet sitesinin kimlere ait olduğunun tespiti, bunlar hangi ülkede olurlarsa olsunlar mümkündür. Devletin ilgili istihbarat kurumlarının, yetişmiş elemanlarının, teknolojik donanımlarının buna elverişli olmadığını kimse öne süremez. Üstelik bu nitelikteki bir konuda istenirse pekâlâ uluslararası işbirliği sağlanabilir; hatta destek bile alınabilir.

Seçimlere birkaç hafta kala MHP bu olaydan ne kadar etkilenir? Bunu şimdiden kestirmek kolay değil. Ancak bazı hususların unutulmaması gerekir.
Milliyetçi Hareket sıradan bir siyasal yapılanma değildir. Yarım yüzyıllık tarihinde büyük tecrübeler yaşanmıştır. Bu harekete gönül veren insanların önemli bölümü derin acılar, sıkıntılar çekmişler, zorlu sınavlardan geçmişlerdir. Bu siyasî oluşum her yaştaki nice idealist insanın ıstırabıyla, ümidiyle, heyecanıyla yoğrularak, çok çetin dönemlerden geçilerek şimdiki yönetime intikal etmiştir.

Bu hareketi yıllarca % 3 gibi çok sınırlı bir desteğe rağmen yürütüp, kitleye mal olmasını sağlayan, birçoğu artık siyasî hayatta yer almayan, hatta terki dünya eden insanların gönüllerindeki duygular ve hafızalarında yaşayan izler geçmişe ait hatıralar yığını değil, bu siyasî oluşumun canlı ve dinamik hafızasıdır, varlık sebebidir.

Milliyetçi Hareket’e oy verecek insanların siyasî ve vicdanî tercihlerini belirleyecek olan esas faktör, ortaya saçılan bu kaset kepazeliği değil, geçmişten günümüze taşınan bu tarihî hafızanın oluşturduğu gerekçeler ve düşündürdükleri olacaktır.

Birileri sandıktan çıkacak sonuçları düzenlemek ve onun da ötesinde MHP’nin bulunmadığı bir Meclis tablosu plânlamış görünüyorlar. Ancak kararı bu fitne erbabı değil Türk Milleti verecektir. Milletimiz en kritik zamanlarda gösterdiği dikkat ve basiretle nice darboğazlardan selametle geçilmesini başarmıştır. Doğrudan ülkemizin bütünlüğünün söz konusu olduğu, Anayasa üzerinden Türkiye’nin federatif bir yapıya dönüştürülme hazırlıklarının yapıldığı bölücü etnik fitnenin isyan halinde bulunduğu bir dönemde, 12 Haziran’da sandıklardan çıkacak olan tablonun doğrudan kendi varlığını ve geleceğini ilgilendirdiğini bilerek, tercihini yapacaktır.