“Ey iman iddiasında bulunanlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın öldürülür. Ancak kim kardeşi tarafından affedilirse kısas düşer. Bundan sonra ma’rûfa/iyiye uymak, öldürülenin velisine (gereken diyeti) güzel bir şekilde ve tam olarak ödemek gelir. O halde söylenenler, rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra saldırıya kalkışırsa, muhakkak onun için elem verici bir azap vardır. Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki, prensiplere uyar da kendinizi (kötülüklerden) korursunuz (Bakara 2/178-179).”
HERKES BİR ŞEYLER SÖYLÜYOR, DOĞRUSU NE? DOĞRUYU KİM SÖYLER?
Her konuda olduğu gibi, kısas konusunda da doğruyu anlatmak zorundayız. Doğru tektir: Allah. Sadakallahul Aziym (Şanı yüce Allah doğruyu söyler).
Allah söyleyeceklerini Kur'an'da söylemiştir; ne eksik ne fazla. Bunun adı İslam’dır. Kur'an, Allah’ın bilgisini paylaştığı kitaptır.
O halde İslam nedir?
İslam dinlerden bir din değildir. Allah katındaki tek dindir.
İslam, insanı Allah’ın koyduğu yerde tutmaktır
İslam insanı koordinatlarından saptırmamaktır
İslam, Allah’ın kâinatı idare ettiği sistemin adıdır
İslam, dünyadaki bütün insani değerlerin toplamıdır.
İslam’ın değerleri insanlığın değişmez değerleridir.
İslam çizgisi ve sınırı olmaktır. Sınırsızlık domuzluktur.
İslam eski değil yeni olandır.
Bütün çocuklar analarından İslam (ruh) doğarlar. Bu hesaba göre, dünyada 7 Milyar Müslüman vardır. Ben Müslüman değilim diyenler, imanlarını örten kâfirlerdir. Zira küfür örtmek demektir.
Müslüman canının istediğinin yerine, Allah’ın istediğini koymaktır
İslam başkaları ne der demeden önce Allah ne der demektir
İslam, ilahiyatın ve dinler tarihinin konusu değildir; insanlığın müşterek doğrusudur
İslam; barış ve huzur içinde yaşamak için Allah’ın kanunlarına ( Kur'an'a ) teslim olmaktır."
İslamiyet’in hâkim olduğu her yerde barış ve huzur, İslamiyet’in olmadığı veya eksik, yanlış, hatalı uygulandığı her yerde de kan ve gözyaşı olmuştur.
İSLAMA GÖRE KISAS NEDİR?
Onun için kısas kavramı da İslam’a, yani Kur'an'a göre ele alınmalıdır.
Kısas; suça eşdeğer, denk ve adil karşılık demektir. Fazlası değil. Yani, cana can. Bir can fazla değil.
Kısas idam cezası değildir.
Kısas af edilebilen bir cezadır. Ancak devlete ait bir ceza değildir, maktulün yakınlarının yetkisinde bir cezadır.
Gerektiğinde maktulün yakınları katil ile anlaşarak af edebilirler. Şayet af etmezlerse, mahkeme kararı gereği katili öldürürler: Yakınlarının eline silah verilir, “buyur öldür” denir. Yakınlarından birisi infaz etmezse, hüküm kalır ve işlemez
Kısasın ayetlerinin konusu ceza değildir, adalettir. Aynı ayetin içerisinde af geçiyor, rahmet, merhamet geçiyor, bağışlama geçiyor. Demek ki, kısas rahmettir.
Kur'an'daki kısas emri adalet emridir. İnsanların kula bakan yüzleri adalettir. Devletin dini adalettir. Allah insanlara adaleti farz kıldı, kendisine rahmeti farz kıldı.
Kısasta hayat vardır. Adalette sizin için hayat vardır. Zulümde sizin için ölüm vardır
Her şeyi bilen Rabbimiz, kısas hakkında da şüphesiz en hayırlısını bilir. Kısas ile ilgili şartlar kısaca şöyle sayılabilir:
- Kısas, cinayeti (suçu) kim işlemişse onSa uygulanır.
- Kısası ancak Müslüman otorite sahipleri yerine getirir.
- Bir cinayeti birkaç kişi beraber işlemişse, kısas hepsine uygulanır.
- Cinayetin işlendiği tam kesin olmazsa, yani şüphe halinde kısas uygulanmaz.
- Suçun, kasten yani bilerek işlenmesi gerekir. Hatalı öldürme ve yaralamalarda başka cezalar uygulanır.
- Öldürülenin vârisleri veya yaralananıSn kendisi ‘diyet’ isterse veya affederse, kısas uygulanmaz.
- Kısas, kendi dengine göre uygulanır, aşırıya gidilmez.
“Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir ( İsra 17/33).”
“Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir (Şura/40).”
“Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır (Nahl /126).”
“Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için kefaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir (Maide 6/45).”
İNSANLAR İMANDAN, TÖREDEN VE GELENEKTEN KOPTU
Türkiye’nin pek çok bölgesinde töre uygulaması vardı. Zamanla töreler yıkıldığı için, insanlar töresiz, geleneksiz açıkta kaldı. Önceden sadece öldüreni öldürürlerdi. Töre kalmadı ve her şey soysuzlaştı. Kavramlar değersizleştirildi. Hiç bir kutsal kalmadı.
Mars, Darwin ve Freud gibi insanları değersizleştiren, saptırıcılar etkisini gösterdi.
İnsanımız dininden, imanından, töresinden, geleneğinden koparıldı. Onu bağlayan bir şeyler vardı. Bunlar gitti. Yerine ne getirildi? Hiç bir şey. Hayatınızdan vahyi çıkartırsanız geriye sapıklık kalır. Öyle oldu.
İnsanoğlu değersizleştirildi. Hiçbir şeye inanmayan bir nesil oluştu; sonuç: sapıklık. Bundan daha kötü bir şey yoktur.
İdam gelsin diyorlar. Gelince ne olacak? Hangi birini öldüreceksiniz? Doğrusu insanınızı, insan gibi eğitiniz
ŞU ANDA UYGULANAN CEZA HUKUKU
Şu anda uygulanan ceza hukuku, insanlık onuruna aykırı hükümler içeriyor
Bugün babanızı öldürseler dava açma hakkınız yok. Davayı savcı açıyor, siz müdahil olarak giriyorsunuz. Taraflar tatmin olmuyor. Çünkü insan ancak Allah’la tatmin olur ( Ela bi zikrillahi tatmeinnel kulüp Rad 13/28). Taraflar karardan tatmin olmayınca mahkemenin önünde o onu öldürüyor, o da onu öldürüyor.
Taraflar anlaşsa bile yargı bırakmıyor. Bu son derece yanlıştır.
Asıl haksızlık, bu cezaların kaldırılması, ölenin yakınlarının haklarının kendilerine sorulmadan ellerinden alınmasıdır. Kim, hangi yetkiyle öldürülenin vârislerinin bu hakkını ellerinden alıyor? Katile cezâ vermemek, bir başkasının hakkına saldırıdır. Aynı zamanda ölenin vârislerinin intikam duygularını kabartır. Nitekim birçok yerde, katillere hak ettiği ceza verilmediği için ölünün yakınları ceza vermeye kalkıyorlar ve kan davaları sürüp gidiyor.
Öldüren katilin yaşama hakkı, öleninkinden daha kutsal değildir. Kısasta insanlar için hayat vardır. Hem ahlâk yönünden, hem sosyal barış yönünden, hem caydırıcılık yönünden, hem de merhamet yönünden en tutarlı yol, kısastır. Bu da tam bir denge, adâlet ve merhamettir. Kısas cezasını uygun ve gerekli gören bizzat Allah’tır.
Kısasta tarafların tam tatmin olması söz konusudur. Kısas idam değildir, kendi şartları içinde değerlendirilecek bir cezadır.
İSLAM CEZA HUKUKU
Beş günah için had (Allah’ın koyduğu ölçüler) cezası vardır.
1.Zinâ 2. Zina iftirası, 3.Hırsızlık, 4.Yol kesicilik, gasp, 5.Öldürme, Yaralama
İslam ceza hukuku, son derece şefkatli bir babanın evladını cezalandırması gibi bir şeydir. Hem ıslah edici, hem caydırıcı, hem de insanlar arasındaki düşmanlıkları kaldırıcıdır
Kur'an'ın koyduğu sistem, hava gibi, su gibi hiç kimsenin vazgeçemeyeceği güzelliklerle doludur.
Bir konu Kur’an’da varsa kimse ona karşı çıkamaz. Karşı çıkan suçlu olduğunu bilir.
Allah’ın koyduğu bütün cezalar içinde pişmanlık yasası vardır.
Kısas, insana ve onun haklarına bir saygıdır. Öldüreni affetmek, ölenin hakkına tecavüzdür. Kur’an, öldürenin (katilin) bağışlanmasını tavsiye etmektedir. Ancak, bu af yetkisi, yalnızca ölenin yakınlarına aittir.
İslam’ın bütün hükümlerinde ve ölçülerinde insanlar için hayırlar ve faydalar vardır. Yaralamalara ve organlara verilecek zararlara karşı, onların dengi bir ceza, yani bir diyet uygulanır. İnsanlar arasında adâlet, ancak Allah’ın koyduğu hükümlerin uygulanmasıyla sağlanır.
İslam hukukunun ana kurallarından biri olan kısas, suçluya, işlediği suç kabilinden ceza vermektir. Kasten ve haksız yere bir insanı öldüren kimseye hapis cezası vermek, aklın kabul edeceği bir şey değildir. İslam’da hapishane yoktur, tutuk evi vardır. Suç işleyen bir kimse, ya öldürülür, ya para ya da sürgün cezasına çarptırılır; hapse atılmaz. İslam’da af büyük bir yer işgal eder.
İDAMA HAYIR, KISASA EVET
Bizim hükümetler idam cezasını kısas gereken yerlerde uygulamazlar. Siyasi alanda uygularlar. İdam, rakiplerini temizleme aracıdır.
Kısasta affetmek velinin hakkıdır, devletin değil. Devletin mi babası ölmüştür ki, katili affetsin.
Babası öldürülenleri devlet affetti. Ama kendisine yan bakanı astı.
Devlet bazen de kendisini ihya edeni astı: Menderes örneği
Devletin eline ölüm cezasının verilmesine hayır: kısas, devletin eline verilmiş bir ölüm cezası değildir.
Sadece adil muhakeme yapılır ve kısas cezasının infazı velinin eline verilir
Bu ölümü savunmak değildir. Kısasa karşı gelmek ölümü savunmaktır. Kısas mazlumun yanında olmaktır. Suçu savunmak değil, mazlumu savunmaktır
Norveç’te 77 kişiyi öldüren Breivik isimli sapığa 21 yıl hapis verildi. Bu nedir? Bu nasıl bir hukuk sistemi ve adalettir? Hukuk mu, guguk mu? Bu suçu savunmaktır. Bu cinayete teşviktir. Bu hukuk sistemi, cinayete yardım ve yataklıktan yargılanmalıdır.
Allah’ın verdiği değerler insanları niçin kesmiyor, anlamak mümkün değildir. Allah’ın söylediklerine niçin itibar edilmiyor? Allah’a iman var da, güven duyulmuyor. O zaman insanların Allah ile güven bunalımı problem var.
Muntekım esması, kişiye yaptığının acısını tattıran demektir. Bu da anlam kaymasına uğradı: öç almak olarak anlatıldı. Hiç Allah öç alır mı?
KISASIN FAYDALARI
Birisini haksız yere öldürdüğü takdirde kendisinin de öldürüleceğini bilen insan, kimseyi öldürmeğe cesaret edemez. Böylece toplumda öldürme olayları çok azalır. Arada sırada gözü dönmüş katiller çıkarsa, onlar da Allah’ın kanunuyla ortadan kaldırılınca topluma tam bir huzur havası egemen olur. Zalimler öldürülünce mazlum olarak öldürülen kimsenin yakınlarının kalbinde kin ve intikam hissi kalmaz.
Hak yerini bulacağı için, fertler intikam hissine kapılıp kendileri ceza vermeğe kalkmazlar, kan davaları olmaz.
Kısas öyle bir eza ki, insanı suç işlemekten engeller.
600 senelik İstanbul müftülüğü arşivinde sadece bir tane kısas davası vardır. Adam öldürme yok denecek kadar azdır
Kısasta ceza ağır ama caydırıcıdır. %99 nispetinde afla sonuçlanır ve katil ile maktulün ailesi arsında dostluk oluşur.
“Kısasta hayat vardır” sözü, gerçekten icaz bakımından mucizevi özellikler taşıyan ve çok dikkate değer bir ifadedir. Çünkü kısas tatbik edilirse bir kişinin öldürülmesiyle pek çok kimsenin yaşaması sağlanır, kan davaları böyle önlenir.
Toplumun hakkını ferdin affetmesi mümkün olmadığı gibi, bir ferdin hakkını da toplum veya onlar adına düzenlerin affetme hakkı ve yetkisi yoktur. Katilin toplum veya kanunlar tarafından affedilmesi veya Allah’ın koyduğu cezanın dışında hafif cezalara çarptırılması, merhamet değil; zulümdür.
HIRSIZLIKTA KISAS
“Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah’tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir (Maide 6/38.”
İslam’da hırsızlığın cezası nedir? Hırsızlık cezası, hırsızlıktan caydırmalıdır. İslam hırsızlık cezasının uygulanabilmesi için, önce hırsızlığa neden olan olayları (açlık, kıtlık, işsizlik...) ortadan kaldırmayı amaçlar. Bir ülkede açlık, kıtlık, işsizlik varsa, o ülkede hırsızlığın cezası uygulanmaz. Hz. Ömer, kıtlık vakti hırsızlık cezasını yasaklamış, kendilerini aç bırakıp, hırsızlık yapmak zorunda bırakılan hizmetçilere değil, onları o hale düşüren kişiye ceza vermiştir.
RECM
Recm; zina eden evli kişilerin taşlanması cezası, İslam’da var mı? Dinimizin yüce kitabı kuranda böyle bir ceza yoktur. Kur’an zina edenlerin toplum içinde utandırılıp, rezil edilip, 100 sopa (celde, sadece deride izi kalan) ile cezalandırılmalarını emretmektedir.