Bir dönem ülkücü neslin ağabeyi, yetişmemizde büyük emeği olan canımız Nevzat Kösoğlu Hakka yürüdü.
Yetişmemize katkısını şu misalle anlatabilirim: 1987 yılı idi sanırım. Bir gün evrim teorisi, Darwinizm, genetik, genler, virüsler üzerine sohbet ediyorduk. Düşüncelerimi, bildiklerimi, konuyla ilgili kanaatimi biraz anlattım. Dedi ki "Orhancığım, düşünürken koyuver dizginleri, düşünebildiğin yere kadar düşün, nereye kadar gidersen git. Amma o fikirler kaleme, dile geldi miydi orada sorumluluk başlar. Eğer doğruluğundan emin değilsen, yazıp söylediklerin birilerini ifsad edebilir. Aman kardeşim, düşünürken serbestsin ama yazıya söze gelince ihtiyatlı olmak gerekir."
Tavsiyelerine uymaya özen gösterdim ama, zaman zaman ihlâllerimiz, ihmallerimiz olmuştur. Ağabeyim hakkını helal et. Varsa benden yana da helal olsun.
O ülkücü hareketin "söğüt" ağabeyi idi. Anadolu'nun kavruk insanını söğüdün remzettiğini düşünür, "söğüdün yaprağı narindir narin" türküsünü de, diğerlerini de çok severdi, türküleri çok severdi. "Mahşerde türkülerle birbirimizi tanıyacağız" derdi.
"Fetih ve Zaman" yazısını unutmak mümkün değil. Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerine halimizi anlatıyor; "zamana hükmeden sen bizim halimizi gör; biz zamanın esiri olduk" diyordu.
Demek ki, kalanlar da bundan sonra Nevzat ağabeye arz-ı hal edecekler; Allah'a halimizi aktarır, yüce merhametinin bizim için tecellisini sağlar ümidiyle.
Bir devdi sevgili ağabeyim. Yükü ağırdı, çekemedi mi, küstü mü, bilinmez, inşallah Allah onu izzet-i dergahında kabul etmiştir. Şimdi dar-ı bekada, gerçek yurdunda, gerçeklerin yurdunda. Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun. Başımız sağ olsun. vatan millet sağ olsun.