Üniversitelerimizde lisans eğitiminin İngiliz dilinde yapılması öteden beri tartışılır. Peyami Safa merhumun çok eskiden, 1930’lu yıllarda yazdığı gibi, “kökü Tanzimat’a kadar giden snobizm (aydın veya aristokrat görünme, onlar gibi olmaya çalışma hastalığı, taklitçilik, yabacıya körü körüne hayranlık) denen bu yılanın başı günümüze kadar uzanmıştır.” Ne yazık ki o yılan 1930’lardan 2010’lara da uzanmış bulunuyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Türkiye’nin en eski teknik üniversitesi. Türkiye’nin en başarılı mühendislerini yetiştirmiş. ODTÜ ve daha sonra KTÜ kurulduktan sonra da İTÜ teknik eğitimde en üst sırada olmaya devam etmiş.
İTÜ’nin eğitim dili Türkçedir. Bu üniversitede eğitim dilinin İngilizce olması yönünde bir hazırlık yapıldığını işittik. İTÜ Vakfı eski Genel Sekreteri Yücel Özdemir bir grup arkadaşıyla Ocağımızı ziyaret etti ve haklı olarak bu hazırlıktan şikâyet etti. Yaptıkları anket çalışmasının sonucuna göre İTÜ mezunlarının %74’ü eğitim dilinin İngilizce yapılmasına karşı çıkıyor. Ankete katılanlar arasında 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel de var. Müyesser Yıldız’ın haberine göre Demirel, “Yabancı Diller öğrenilmelidir. Ancak temel eğitim ana dilde olmalıdır” şeklinde son derece mantıklı bir lâf etmiş.
* * *
Bir üniversitenin kökleşmiş gelenekleri vardır, bunlar genel olarak sürdürülmelidir. Ancak sırf bir üniversitenin gelenekleri arasındadır diye kaliteyi engelleyen uygulamalarda ısrar edilmez. Dolayısıyla bu eğitim dili konusunda da mesele İTÜ’nin gelenekleri meselesi değildir. Türkçenin üniversitede teknik eğitime yeterliliği meselesidir ve Türkçenin yaşatılması meselesidir. Eğer İngilizce eğitime geçmek gerekiyorsa, yani Türkçe, mühendislik eğitimi için yeterli değilse yanlışta ısrar etmenin anlamı yoktur. Onun için mesele İTÜ’nin gelenekleri meselesi değildir. Burada konu, Türkçenin yeterliliği meselesidir. Israrımız bu yüzden olmalıdır.
Türk dilinin “bilimsel çalışmalar için yeterli olmadığı” görüşü, ne yazık ki, bilim dünyamızın en saygın isimlerinden bazıları tarafından da paylaşılmaktadır. Oysa yeryüzünde bilim yapılamayacak dil yoktur. Gitmek, gelmek, inmek, çıkmak, çarpmak, vurmak, sevmek, üzülmek, ağlamak, gülmek, sevinmek gibi insanın duygu ve eylemlerini ifade eden fiilleri olmayan dil var mıdır? O zaman geriye eşyanın isimleri kalıyor ki, onları da sizin dilinizde yoksa, ilgili tekniği geliştiren dilden ödünç alırsınız. Zamanla Türkçe karşılığı bulunursa bulunur, bulunmazsa ödünç aldığınız o terim kullanılmaya devam eder. Buna ait o kadar çok örnek var ki. Televizyon, radyo, kamyon, otobüs sözcükleri hala türkçe karşılığı bulunmamış sözcükler. Bulmak da yetmiyor, halkın benimseyip kullanması lazım. Bilgisayar sözcüğü meselâ, ya da şöför yerine sürücü. Otomobil yerine şimdi araba kelimesi geçiyor. Gerçi Türkistan ve Azxerbaycan’lı soydaşlarımız “araba” deyince gülüyor; “o atla çekilen, motoru olmayan vasıtalara denir” diyorlar.
Dolayısıyla bazı kavram ve eşyanın Türkçe adı yok diye İngilizce eğitime geçmek mantıklı bir iş değildir. Mantıklı olan, sayın Demirelin de dediği gibi, yabancı diller öğrenmek, ama eğitimi ana dilde yapmaktır. Dünyada bunun tersi uygulamalar Türkiye’de, Pakistan’da ve Frankofon Batı Afrika ülkelerindedir. Onlarda da ülkelerin birçok etnik dili olduğu için, sömürgecilerin dili kolayca kabul edilen birleştirici unsur olmuştur; Fransız sömürgeciler de doğrusu bu bahaneyi iyi değerlendirmişlerdir. Gerçi şimdilerde Nijer, Senegal, Mali ve Burkina Faso gibi ülkelerde çoğunluk olan etnik grubun diliyle eğitim yapma eyilimi her geçen gün artmaktadır.
Dilimize haksızlık etmeyelim. Türkçe yüz yıllarca bilim dili oldu. Selçuklu zamanında saray ve mederese dili Farsça idi. Ama Osmanlı’nın yaptığı en hayırlı işlerden birisi resmi dili tekrar Türkçe yapmak oldu. Karaman oğlu Selçuklunun varisi olmak istedi, Osmanlıyı çok uğraştırdı. Ama Karamanoğlu Mehmet beyin yolundan giden Osmanlı ana dili resmi dil yaptı, medreselerin eğitim dili de Türkçe oldu. Türkçe yazılan kitaplar ve şiirler bugüne miras kalmış en değerli eserlerimiz arasındadır.
Aynı değer Hazar Denizinin öbür tarafında Çağatay lehçesinde de ortaya kondu. Türkistanlı büyük hükümdar Kutbeddin Aybeg, Karamanoğlu Mehmet bey gibi, Türkçenin resmi dil olması yönünde fernmanlar çıkardı. Ali Şir Nevai de 15. asırda Türkistan topraklarından Türkçe’nin güzelliğini ve üstünlüğünü anlatıyordu. Sadece anlatmıyor yazdığı şiirle de gösteriyordu.
* * *.
İTÜ’de İngilizce eğitime geçmek isteyen yönetime hak veren bazı iyi niyetli çevreler, “İngiliz dilinde eğitimi biz de istemiyoruz ama en yüksek puanları alan gençler, İngilizce eğitim yapmadığımız için bizi tercih etmiyor” diyorlar. Bu da Türkiye’nin durumunu ortaya koyan bir başka acı gerçek. Öğrenciler ve velileri, elbette iyi bir gelecek isterler, onun için de çocuklarının çağdaş bilgilerle donanmasını arzu ederler.
İngilizce öğrenmek, yanında mümkünse ikinci, hatta üçüncü, dördüncü dilleri öğrenmek son derece iyi bir şeydir. Ancak iyi bir mühendis olmakla, yahut da daha genel olarak iyi bir mesleki eğitim almakla bunu karıştırmamak lazımdır. Türkiyede problem eğitim sistemindedir. Çocuklarımıza Matematik, Fizik, Kimya, Statik, Zemin mekaniği, Biyoloji vb.alanlarda bilgileri iyi öğretemiyorsak bunun suçlusu mübarek dilimiz değildir. Siz eğitimi hangi dilde yaparsanız yapın eğitimi düzeltmedikçe kaliteli adam yetiştiremezsiniz. Bu zihniyetle devam edersek, İngilzce eğitim, İngilizce bilen kalitesiz adam yetiştirmek demektir.
Öğrenciler de şunu iyi bilmelidir. İyi mühendis olursanız, dili öğrenirsiniz. İyi mühendis değilseniz İngilizce, Rusça, Almanca, Çince bilmek sizin tercih edilmenize yetmez. Onun için Türkçe eğitim veren İTÜ’yü tercih etmekten vazgeçmeyin. İTÜ İngilizce eğitime geçerse siz bilirsiniz ama, asıl o zaman ODTÜ ile yarışamaz hale düşecektir. Ben şu anda mühendislik eğitimi yapmak isteyen bir genç olsam İTÜ’yü tercih ederdim. Ama İngilizce eğitime geçerse o zaman İTÜ’yü tercih etmekten vaz geçerdim. Çünkü iyi mühendis yetiştirme özelliğini, ODTÜ karşısındaki üstünlüğünü asıl o zaman kaybedecektir.
Sevgili gençler, mesleğinizi iyi öğrenin, Türkçe öğrenin. Ama mutlaka bir kaç yabancı dil de bilmenin yollarını bulun. Demirel’in lâfındaki mantık işte buradadır: Temel ve mesleki eğitim ana dilde olmalıdır. Ama yabancı diller mutlaka ve en iyi şekilde öğretilmelidir.Bunun için de Türkiye’de yabancı dil eğitimi mutlaka ıslah edilmelidir. Düşünün 6. sınıftan itibaren lisans eğitimi bitinceye kadar en az 8 yıl haftada 3 saat yabancı dil dersi vardır. Bu toplamda yaklaşık 700 saat demektir. Bu kadar zamanda yabancı bir dili öğretemiyorsak bunun suçunu eğitim sisteminde aramamız gerekir.
İTÜ’nün yöneticileri ve genelde bütün eğitim camiamız, bu değerlendirmelerin ışığında İngiliz dilinde eğitim niyetlerini bir daha gözden geçirmelidirler. Üniversitelerimize, bilim adamlarımıza düşen görev Türkçeyi Dünya dilleri arasında saygın bir yere taşıyabilmektir. Bu da ancak Türkçe düşünmekle ve bilim yapmakla mümkün olur.