Rabia…
Ah Rabia
Yine nerden düştün aklıma…
Bilir misin
Bu şehrin işportacılarını
Hani, ne alırsan bir lira…
Sevdaları naylon
Kâğıt mendiller gibi
Vitrinleri tenlerle dolu
Esmer, beyaz, sarışın
Saçı uzun veya kısa
Kültürden uzak tıraşları
Sudan ucuz yaşantıları
Yine de severim onları
Hepsi ülkemin kızları oğulları…
Rahatını bozuyor hasmımın
Tüm cevvallikleri…
Bu günlerde kalabalığım,
Meşgul ediyor sevdan kafamı,
Güvenpark’ta güvercinler,
Birer parça simit susamı
Dilenir gibi bakışları
Başkent’te dileniyor
Yurdumun insanları,
Ben senden
Maneviyat dilenir oldum oysa
Açılmaz oldu kalbinin kapıları
Kendini sandıklara kapadın
Korkun bende kaybolmaktan mı yoksa?
Rabia,
Bir kalıp buzun buğusu ol
Serinlesin Çukurova,
Yahut rahmet ol
Düş Harran’ın sahralarına
Kokusu ol samyellerinin.
Süreyya’m olsun gözlerin
Gözlerin, yıldırımı olsa göklerin…
Git başımdan Rabia,
Köşeden bir demet gül al,
Sakın tebessüm etme
Gülleri soldurma hicaptan…
Rabia,
Beni beyaza hasret bırakma
Yalnızlığımı ürkütüyor
Kalabalığım son günlerde
Bilmiyorum,
Sana niye tutkunum…
Niye bunca sensizken
Bunca seninle oluşum
Beni beyaza hasret bırakma
Ellerimi çağırıyor suretin
Suretim beyazları özlüyor
Gelinliğim belki kefenim…