MÜNACAAT (FIRTINALI BİR ANDA...)

Yüce Rabbim bir arzım var yüce katına
Ne olur yetiş milletimin imdadına

Bak, zirvelerin beyninde eriyor karlar
Her bir ümidi yerlere seriyor karlar

Bir seyl-i fitneye döndü mazlumun isteği
Kin kusuyor artık zirvelerin eteği

Bir set gerek bu fitneyi durdurmak için
Bir set gerek obamızı kurtarmak için

Yoksa ne köy kalır ne köyümün meclisi
Korkarım kısılır bülbüllerinin sesi

Demokles'in kılıcıdır kasap satırı
Sallanır başımızda gözetmez hatırı

Katında varsa biraz tarihin hatırı
Başımızdan kaldır bu cellâdi satırı

Beyinsizlerin yüzünden unutma bizi
Kurunun yerine diye yakma hepimizi

Bir fitnedir esen yel, estiği yer belli
Esmeden yaktı bizi, kaynağı şer belli

Bir tuzak ki hiç bir şey ermiyor rüştüne
Bir tuzak ki her gelen atlıyor üstüne

Zâlimin sesi her zaman çıkıyor fazla
İstiyor hepimizi yetinmem diyor azla

Aydınlara baktım hâllerinden utandım
Nâçar, arzuhali yazmak için atandım

Ya Râb! Bu asır da kaymasın elimizden
Kayıp da ah olup akmasın dilimizden

İşte, Sana açılmış eller, yalvarırız
Ancak Sen dilersen aydınlığa varırız

Doğan asrımızı karanlığa hapsetme
Ne olur, biz inledik geleni inletme

Bilirim, kul azmayınca bela gelmezmiş
Bir kez gelince de kolay kolay gitmezmiş

Ama bir hatır...Kimden..? O'nu sen bilirsin
Zira bu fitneyi ancak sen bitirirsin

Zeynel'im arzım bunlardır yüce katına
Yetiş ya Râb yetiş mazlumun imdadına!