Yine Bir Banu Avar Vakası
Banu Avar, yaptığı belgesellerle yüz binlerin gönlünde taht kuran araştırmacı ve analizci gazetecimiz!
TRT'de belgeseller yapardı. Oradan kovuldu veya ayrıldı. Başka kanallarda devam etmeyi denedi, eskisi gibi olmadı. Yazmaya ve sosyal medyayı kullanmaya başladı. Sosyal medyada Facebook üzerinden 850 bin, Twitter üzerinde 350 bin takipçisi var. Paylaşımları binlerce kez beğeniliyor ve paylaşılıyor.
Belgesellerinde Yeni Dünya Düzenini, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları, kapitalistlerin planlarını, uluslararası şirketlerin yöntemlerini, geri kalmış ülkelerde insanların nasıl kandırıldıklarını veya uyutulduklarını, Amerikan ve Avrupa emperyalizmlerini, ABD ve AB'nin iki yüzlülüğünü anlatırdı, şimdi de sosyal medya üzerinden anlatıyor.
Ancak şöyle bir durum var. Banu Avar için emperyalizmin, sömürmenin, işgalin, diğer ülkeleri karıştırmanın, hedefindeki ülkelerden işbirlikçiler bulup kullanmanın adresleri yalnızca ABD ve AB... Ona göre dünya üzerinden başka ülkeler sömürgeci,işgalci, baskıcı, art niyetli olamazlar. Hele hele küresel güç mücadelesinde ABD ve AB'nin karşısında duran ülkeler asla emperyalist değillerdir. Onlar anti emperyalist, onlar cici, onlar şeker, onlar sevimlidir.
Tam da bu yüzden Banu Avar'a göre Rusya, Çin ve onların etki alanlarında kalan veya doğrudan destekledikleri ülkeler ve kişiler (İran, Suriye, Esad vb.) kötü değildir. Onlara herhangi bir olumsuz eleştiri yöneltenler ABD'nin, AB'nin, küresel güçlerin, uluslararası sermayenin kısacası "emperyalizmin uşağı"dır. (Komprador Uşağı da diyebilirdik ama Banu Avar bile o jargonu terketti artık. Çünkü Ulusalcılık, Avrasyacılık bunu gerektiriyor)
Banu Avar'ı ve aslında herhangi bir yazarı, gazeteciyi, siyasetçiyi anlayabilmek için, öncelikle sizin sağlam bir değerlendirme aracınız olması gerekir. Siz meselelere, olaylara, kişilere "Türk Milleti'nin menfaati" açısından bakarsanız Banu Avar da dahil olmak üzere herkesi ve her gelişmeyi daha doğru anlamlandırabilirsiniz. Fakat siz meselelere, olaylara, kişilere “sevmediğim herhangi bir şeyin karşısında olan doğrudur” diyerek bakarsanız yanılırsınız.
Banu Avar hakkında yazmamın ve başlıkta "Yine" dememin sebebi, Avar'ın son günlerde Doğu Türkistan'da Uygur Türkleri'ne karşı uygulanan baskılar ve işlenen cinayetlerin gündeme gelmesiyle ilgili tepkisel paylaşımlar yapmasıdır. Bu konudaki ilk paylaşımı bir hayli ilginçtir çünkü Banu Avar, Doğu Türkistan’ın gündeme gelmesinden rahatsız olmuş ve “Ülkemizin mevcut durumu, sınırlarımızın ötesindeki savaş halinin sürmesi”nden bahsederek, Doğu Türkistan ile ilgilenmenin gereksiz, yanlış ve hatta planlı bir gündem saptırma olduğunu öne sürmüştür. (1)
Oysa Doğu Türkistan meselesinin gündeme gelmesinin iki temel sebebi var. Birincisi 5 Temmuz 2009’daki Urumçi Katliamı’nın yıl dönümüne yaklaşılması, ikincisi Doğu Türkistan’daki dini yasaklara Ramazan ayında bulunmamız sebebiyle oruç yasağının da eklenmesidir. Yine Banu Avar’ın bilmesi gerekir ki her yıl, Hoten, Gulca, Urumçi gibi katliamların yıl dönümlerinde Doğu Türkistan meselesi daha yoğun bir şekilde gündeme gelir, ancak bu mesele gerek Uygur Türkleri’nin gerek Türk milliyetçileri ve Türkçüler’in sürekli gündemindedir.
Banu Avar, sosyal medyada paylaştığı yazılarda, Türkiye’deki Türkçü ve Türk milliyetçisi görünümlü bazı kişilerin, yani sahte(!) Türkçü ve sahte(!) Türk milliyetçilerinin ülkedeki meseleleri umursamazken Doğu Türkistan naraları attığından bahsediyor. Gerçek Türkçülerin buna kanmamasını, gerçek Türk milliyetçilerinin bu saptırmaya karşı dikkatli olmasını istiyor. (2)
Öncelikle Banu Avar’ın Türkçülük ve Türk milliyetçiliği hakkında ders verebilme, samimiyet sorgulayabilme yetisinin kaynağını açıklaması gerekmiyor mu? Kendisi Türk milliyetçiliği konusunda bir uzman mıdır yahut Türk milliyetçiliğinin siyasi veya sivil toplum hareketleri içerisinde mi yer almıştır da bir ölçüm yapabilmektedir. Kaldı ki kendisinin fikirlerine katılmamak dışında bir suçu(!) olmayan insanları Türkçülük’ten aforoz edebiliyorsa, bizler de fikirlerimize katılmadığı için Banu Avar’ı vatanseverlikten aforoz edebilir miyiz?
Yukarıda doğru değerlendirme yapabilmekten bahsetmiştim. Türk milliyetçileri, Türkçüler her durumu, olayı ve kişiyi, Türk Milleti'ne faydası ve zararı açısından değerlendirirler. Üstelik Banu Avar ve benzerlerinin anlayamadığı bir mesele daha vardır. Türkçüler için Türk milleti, Türkiye’deki Türkler’den ibaret değildir. Doğu Türkistan, Kırım, Makedonya, Tataristan, Türkmeneli, Kıbrıs ve daha başka nerede Türk varsa Türk milliyetçileri orasıyla ve oradaki Türkler’in de sorunlarıyla ilgilenirler.
Banu Avar ise daha önce dediğimiz gibi meseleyi ABD-AB karşıtlığı üzerinden değerlendirmektedir. Bu yüzden, Doğu Türkistan’ı değerlendirirken meseleyi Türklük açısından değil, Çin-ABD ilişkileri açısından ele alır. Aynı İran’ı incelerken Güney Azerbaycan Türkleri’ni, İran(Rusya)-ABD, Ukrayna’yı incelerken ise Kırım Tatar Türkleri’ni Rusya-Avrupa Birliği ekseninde incelediği gibi...
Bizler Doğu Türkistan, Güney Azerbaycan ve Kırım Türkleri’nin hakları nasıl korunur, sorunları ve acıları nasıl diner ve tamamen bağımsızlıkları nasıl gerçekleşir diye düşünürken, Banu Avar’ın kafasında bu meselelerin Çin’e, Rusya’ya ve İran’a ne kadar zarar vereceği, ABD ve AB’nin ne gibi planları olduğu düşüncesi vardır.
Tabii Banu Avar, bu kadarla da kalmıyor, bir yandan Rabia Kadir’in de ABD’nin kontrolünde olduğunu söylüyor. Bir ara da Güney Azerbaycan Milli Uyanış Harekatı GAMOH’un lideri Mahmutali Çehreganlı için aynı şeyleri söylüyordu. Onun için Çehreganlı da ABD’nin adamıdır ve GAMOH da ABD desteklidir. Ona göre Kırım Tatarları, Kırım Tatar Milli Meclisi de Avrupa Birliği’nin güdümündedir.(3)
Yani Banu Hanım’a göre, bu insanlar kendi milli varlıklarını, yüzlerce, hatta binlerce yıllık topraklarını, dillerini, kültürlerini, dinlerini, Türklüklerini savundukları için, baskıdan, zulümden, ölümden, asimilasyondan kurtulmak istedikleri için ABD ve AB piyonu oluyorlar. Banu Avar, yine bir küresel güç projesi olarak nitelendirdiği (ve bizim de bu anlamda hem fikir olduğumuz) AKP’nin ABD piyonu olduğunu iddia ettiği Rabia Kadir ve Çehreganlı’yı Türkiye’ye niçin kabul etmediğini açıklayabilir mi?
Kendi ülkesinde duramayan, Türk devletlerinden hiçbirisinin kabul etmediği bu insanlar, davalarını devam ettirebilmek için, uluslararası kamuoyuna kendilerini anlatabilmeleri için Grönland’a mı, Uganda’ya mı, Papua Yeni Gine’ye mi yerleşmeliydiler? Ne kadar üzücüdür ki, Türkler kendi haklarını dünyaya anlatabilmek için kendi soydaşlarından, Ana Vatan dedikleri Türkiye’den destek görememekte, bu yüzden ABD’ye gitmektedirler. Eğer ABD de bu insanlara destek veriyorsa, “olmaz, kabul etmiyoruz” mu demeliler?
Bu mantığa göre ABD ve AB, Ermeni iddiaları konusunda Türkiye’ye destek verse, Banu Avar buna da karşı çıkacak, belki de” ABD ve AB Türk tezlerini destekliyorsa, Ermeniler haklıdır” diyecektir.
Avar’ın kendisini savunmak için kullandığı argümanlardan birisi de belgeselleri... Sosyal Medya hesabında kendisini savunurken, “ Evet Çin iktidarları Doğu Türkistan’da zulüm yapmış, uygurlara baskı uygulamıştır. Oradaki soydaşlarımız kanımız canımızdır. Ben Urumçi’de Turfan’da onların ellerini tutmuş, gözlerine bakmış, dertleşmiş kucaklaşmış binlerce kilometre ötede TÜRKÇE konuşmuş bu mutluluğu yaşamış biriyim” demektedir. Ancak Çin’e dair yaptığı iki belgeselin Doğu Türkistan ile ilgili olanında Çin’de eğitim, dil, din özgürlüğünün ne kadar geniş olduğundan, insanların hiç baskı görmediği ve çok mutlu olduğundan bahsetmekte, Çin tarafından atanmış, Çin’in kölesi olmuş kişilerle konuşarak, huzurlu bir tablo çizmektedir. İninci Çin belgeselinin adı ise “Çim Mucizesi”dir ve Çin’in nasıl geliştiğinden bahsetmekte, Çin’e övgüler düzmektedir.(4) (5)
Avar, İran belgeselinde, Güney Azerbaycan Türkleri’ni ABD’nin yönlendirdiğini ve kullandığını, Ukrayna Belgeseli’nde ise Kırım Tatar Türkleri’nin AB kontrolünde olduğunu öne sürüyordu. Sadece bağımsızlığını kazanamamış Türkler için değil, mesela Azerbaycan için yaptığı programda da Rus yanlısı, Rus dostu herkes tarafından bilinen Aliyevler’in güzellemesini yapmaktadır. Hocalı’ya değinmekte, Karabağ savaşından bahsetmekte ancak bu savaş ve soykırımlarda Rusya’nın rolünü ağzına almamaktadır.
Banu Avar’ın Doğu Türkistan ile ilgili eleştirilerinden biri de, oradaki olaylara ait olarak gösterilen fotoğraf ve videoların sahte olduğudur. Banu Avar’ın bu konuda haklılık payı vardır. Maalesef Doğu Türkistan’a ait olduğu söylenen bazı fotoğraf ve videoların bölgeyle veya olaylarla alakası yoktur. Bu bilgi karışıklığı aslında Çin’in bölgedeki telefon, internet ve medyayı tamamen kontrol altında tutmasından kaynaklanmakta, bölgeden yeterince haber alınamamaktadır. Demir perde ülkelerinde görülen bir biçimde bölge kapalı kutu halinde tutulmakta, dışarıya ise sadece istenen görüntüler sunulmaktadır. Ancak bu durum Doğu Türkistan'da bir zulüm olmadığı anlamına da gelmemektedir.
Banu Avar, Ramazan’da oruç tutmanın yasaklandığı, namaz kılınamadığı iddialarına karşı delil olarak sosyal medya hesabından cami ve iftar sofrası fotoğrafları paylaşmayı da ihmal etmedi. Lakin fotoğraflardaki caminin Çin’in güneydoğusundaki Guangzhou kentinde yer alan Saad Bin Ebu Vakkas Camii olduğu yani Urumçi ile mesafesi uçakla yaklaşık 5 saat, arabayla ise 53 saat olan bir bölgede olduğu ortaya çıktı. Sahte fotoğraflara kızan araştırmacı(!) gazetecimiz mizah sitesi Zaytung’un haberini canlı yayında gerçekmiş gibi verdikten sonra yaptığı açıklama gibi bu fotoğraflar için de bir açıklama yapar herhalde. (6)
Kısacası diyebiliriz ki, Banu Avar ve benzerleri, Doğu Türkistan, Güney Azerbaycan, Kırım, Türkmeneli ve Türk’ün yaşadığı herhangi bir yer ile ilgili araştırma, analiz, belgesel yaparken, yazılar yazıp konferanslar verirken temel düşünceleri asla ve asla Türk milletinin menfaatleri değil, ABD-AB gibi güçlere karşı durmak, onun karşısındaki Rusya ve Çin gibi güçlere ise destek olmaktır. Bu kafa bugün Suriye ve Irak’ta kurulmaya çalışılan Kürdistan’a karşı çıktığı için sempati toplasa da, o bölgede bir Türkmeneli devleti kurulma ihtimaline de en az aynı derecede bir sertlikle karşı çıkacaktır.
Türkçülerin ve Türk milliyetçililerinin sahteliğinden bahsedip Türkçülük ve Türk milliyetçiliği dersi vermeye kalkan Banu Avar, onun kafasındakiler ve maalesef ona samimi duygularla inananlar, şunu bilmelidir ki Türk milliyetçileri ve Türkçüler Doğu Türkistan, Güney Azerbaycan, Kırım, Karabağ, Türkmeneli, Kıbrıs, Batı Trakya’yı sadece Türk’ün menfaati açısından değerlendirir. Ve yine bilmeleri gerekiyor ki, bütün Türk Dünyası coğrafyasında idamlar, işkenceler, dil, din, eğitim, kültürel ve ekonomik yaşam üzerindeki baskılar yaşanan zulmün sadece birer parçasıdır. Türk için, başkasının boyunduruğu altında yaşamak bile başlı başına zuldür. Onun için bizler soydaşlarımızın yüzlerce, binlerce yıllık topraklarında özgür ve kendi devletlerine sahip olarak yaşamalarından yanayız. Öncelikli hedefimiz her türlü baskı ve zulmün sonlandırılması, nihai hedefimiz ise bağımsızlıklarını kazanmalarıdır.
-------------------------------------------
(1) https://www.facebook.com/BanuAVAR/posts/1036121846397828
(2) https://www.facebook.com/BanuAVAR/posts/1036152483061431
(3)https://www.facebook.com/BanuAVAR/posts/1036132569730089
(4)http://www.dailymotion.com/video/xnw203_banu-avar-la-sinirlar-arasinda-cin-mucizesi
(5)http://www.dailymotion.com/video/xucvc1_banu-avar-la-sinirlar-arasinda-dogu-turkistan
(6)https://www.facebook.com/BanuAVAR/posts/1036746083002071