Rus Emperyalizmi ve İçimizdeki 'Moskoflar'
1552 Kazan Rus İşgalinde
1792 Kırım’ın Osmanlı’dan Kesin Kopuşu
1828 Azerbaycan Rus İşgalinde
1864 Kafkas Sürgünü
1878 Ruslar Yeşilköy’de
1884 Türkistan’ın Büyük Bölümü Rus İşgalinde
İlminsky ve Türklerin asimilasyonu politikaları
1922 Sovyetler Türkistan’da... Enver Paşa Şehit
1930’lar... Türkistan’da Kızıl Kırgınlar
1944 Kırım Sürgünü
1944 Ahıska Sürgünü
1945 Stalin Kars ve Ardahan’ı istedi
1946 Boraltan Köprüsü Katliamı
1991 20 Ocak Bakü Katliamı
2008 Osetya Krizi
2014 Kırım’ın İşgali
Ve daha niceleri...
***
Uluslararası İlişkiler daimi düşmanlıklar ya da daimi dostluklar üzerine kurulan bir sitem değildir. Ancak tarih, her millete ders alınması gereken ve tekrar edebilmesi muhtemel olaylar hakkında öğüt veren bir bilimdir.
Türk-Rus ilişkileri bu bağlamda ciddi bir örnektir. Daimi bir düşmanlığı getirdiği söylenemeyecek olsa da Rusların Türk tarihinde her zaman “kan rengi kızıl” ile hatırlanacağı gün gibi ortadadır. Sadece Anadolu’da değil bütün Türk coğrafyalarında Rusların yaptığı bir katliam bir saldırı bir işgal olmayan yer yok gibidir. Hem Çarlık döneminde hem “komünist” dönemde hem de günümüz Rusyasında her daim bir yayılma bir işgal hareketi görülmüştür.
Bugün de Rusya Suriye’de bir yandan zalim bir rejimi ayakta tutmaya çalışırken bir yandan da Türkmenleri katlediyor.
Geçtiğimiz günlerde de Türk Silahlı Kuvvetleri haftalardır devam eden sınır ihlallerinin sonucunda uyarılara kulak asmayan Rus uçaklarına gereken cevabı verdi ve bir Rus uçağını düşürdü. Kısacası Rusya hep bir tehdit halinde...
Ancak ülkemizde ne hikmetse Amerikan emperyalizmine duyduğu kini Rus emperyalizmine duymayan kesimler var.
TSK Rus uçağı düşürdüğünde Türkmenleri El-Kaideci olmakla suçlama noktasına giden sözde vatansever aydınlar mı dersiniz, TSK’yı teröre destek vermekle suçlayan siyasi organizasyonlar mı dersiniz, hepsi memleketimizde mevcut.
Kendisini genelde Ulusalcı ya da sol olarak tanımlayan – bütün solu kastetmiyorum - bu kesimler ülkemizde ne zaman Rusya ve Çin’e bir tepki oluşsa ortaya çıkıyor ve Amerikan emperyalizminden bahsedip komplo teorileri üzerinden bu tepkiyi kırmaya çalışıyor.
Yakın zamanda Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı zulmü canını dişine takarak örtbas etmeye çalışan kişileri gördük. Yıllardır Uygurlar için mücadele eden Rabia Kadir’i de Amerikan ajanı olarak suçluyordu aynı kişiler.
Parti programlarında, seçim beyannamelerinde Rus Avrasyacılığını temel alan bazı siyasi hareketler ve bunun etki alanındaki kesimler de burada bir cephe olarak hep karşımıza çıktı.
Bu kesimler gerçekten anlaşılması zor tepkiler veriyor.
Kimse kusura bakmasın, bugün Türkistan paramparça devletler halinde, birbirinden uzaklaştırılmış diller konuşan aynı milletin üyeleriyle dolu durumdaysa bunun tek sorumlusu Rusya’dır...
Her fırsatta Türkleri katleden yine Rusya’dır...
Ülkemizin en büyük problemlerinden olan Ermeni meselesinin bile altında Ruslar yatmaktadır...
Yazımızın başındaki hatırlatmalar bile ortada dev bir Rus emperyalizminin olduğunu gösteriyor.
Hatırlatalım, ABD 1776’da bağımsızlık bildirgesini ilan etmiş bir devlettir. Yani Ruslar Kazan’ı kadim bir Türk yurdunu işgal ettikten 200 yıl sonra.
Ortada dünyayı kasıp kavuran bir Amerikan emperyalizmi vardır. Ancak ondan daha köklü belki de daha kanlı bir Rus emperyalizmi vardır. Tarih bize bunun gösterir.
Ve hal böyleyken, birileri Rusya’nın Çin’in avukatlığını yapıyorsa, dedelerimizin deyiminden yola çıkarsak bunlar “içimizdeki Moskoflar”dır.
Bu fitneye “Ne ABD, Ne Rusya, Ne de Çin” diyen neslin evlatları aşinadır. Milleti de aşina hale getirmek lazımdır.
İçimizdeki Moskoflara, adı Vatan, soyadı Avar olanlara dikkat edelim... Moskofun ideolojisini adı bellemişleri belirtmeye gerek yoktur sanırım.
Not: Bu yazı Rus uçağı düşürülmeden tasarlanmış, sonrasında yazılmıştır. Bir refleks değil, tespit yazısıdır.