Türk-İslâm Ülküsü
Son zamanlarda Ülkemiz, iç ve dış kaynaklı çok sayıda bölücü ve yıkıcı saldırılara maruz kalmaktadır. Mesela, Türkiye aleyhinde, birçok “zıt kuvvet” el ele verebilmekte, Siyonist, kapitalist ve komünist çevreler, Ülkemize karşı rahatlıkla bir araya gelebilmektedirler. Düşmanlarımız, "dıştan saldırma" imkanı bulamayınca, bu sefer "içten saldırma" metotlarına başvurmaktadırlar.
Türk-İslâm kültür ve medeniyetine karşı düşmanlığı bulunan, Milletimizi tarihi bağlarından koparmak isteyen ve Dünya Türklüğünü dağıtmak isteyen bu şer odakları, Ülkemizde hiç yoktan, bölgesel farklılıklara dayalı, siyasi mezhep ve etnik grup temelli, sınıflar ve nesiller arası çatışmalar icat etmekte ve bu vesileyle kitleleri kışkırtmaktadırlar. Kısaca "böl-parçala-yönet" düsturuyla hareket eden bu hain mihraklar, bölgesinin en istikrarlı ve güçlü Ülkesi olan Türkiye'yi, kan gölüne çevirdikleri Ortadoğu bataklığına sürüklemenin gayreti içerisine girmişlerdir.
Ne var ki, binlerce yıllık devlet tecrübesi, kültür ve medeniyet birikimi ile tarihin kaydettiği en dinamik milletlerden bir olan Türkler, “demokrasi ve özgürlük” maskesi arkasına sığınan bu kahpe oyunları bozabilecek yeteneğe sahiptir. İslam'da hürriyet "Allah'tan gayrisine boyun bükmemek" ve "Allah'ın emirlerine ters düşmemek kaydıyla milli örfe itaat etmek" şeklinde karşılık bulur. İşte, Sevgili Peygamberimizin "Cemaatten bir karış ayrılan, İslâm gerdanlığını boynundan çıkarmıştır" hadisine uygun olarak, Türk-İslâm Ülkücüsü ahlâkını kurarken aklını kullanacak, millî ruh ve şuurunu koruyarak, İslâm ahlâkının ve Türk töresinin aydınlığında yürüyecektir.
Hiç bir millet, dininin, dilinin, kültür ve medeniyetinin, devlet ve vatanının parçalanması gayretlerine müsamaha gösteremez. Bayrağının düşürülmesi karşısında sessiz kalamaz. Türk Milletinin dostluğunun da düşmanlığının da muhteşem olduğunu çok iyi bilen dış güçler, bu milletin tarihî yeniden şahlanışına engel olamayacaklardır. Müslüman-Türk Milletinin "Nizam-ı Âlem Ülküsünün" bir hayal olmadığına, bilakis damarlarında akan kan kadar gerçek olduğuna tüm Dünya şahit olacaktır. Sevgili Peygamberimizin "Bir elime Güneş'i, bir elime Ay'ı verseniz yine dâvamdan dönmem" diyerek özetlediği ahlak anlayışını benimsemiş olan Türk-İslâm Ülkücülerinin mukaddes davalarından vazgeçmeleri asla söz konusu olamaz.
Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti, büyük Türk Milletinin tek ve bağımsız kalesi olup, aynı zamanda bütün Dünya Türklüğünün de ümidi durumundadır. Ay-Yıldızlı Al bayrağın dalgalanabildiği tek ülke olan Türkiye’miz, çetin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik problemlerin ardından, Allah’ın izniyle, yeni bir diriliş ve şahlanışın eşiğinde bulunmaktadır. Türk Milleti, 21. Yüzyıla damgasını vuracak, hiç bir güç de buna engel olamayacaktır.
Hiç şüphesiz, Türk Milleti, tarihî sorumluluğunun farkında olarak "cihan hâkimiyeti mefkuresi" yani "Nizam-ı Âlem Dâvası" için mücadelesini sürdürecektir. Günümüzde, Dünyanın her yerinde, emperyalist devletlerin ve onların taşeronu olan terör örgütlerinin saldırılarıyla vahşice katledilen binlerce Müslüman'ın dökülen kanlarından beslenen kara ve kızıl emperyalizm canavarına karşı tek direnç noktası Türkiye'dir, Türk-İslâm Ülkücüsüdür. Sevgili Peygamberimizin "Haksızlıklar karşısında susan, dilsiz şeytandır" Hadis-i Şerifi çerçevesinde, Türk-İslâm Ülkücüsü susmayacak, zalimler karşısında Hakk'ı savunmaya devam edecektir.
Bugün, Dünya Devletlerinin yaklaşık üçte birini teşkil eden Müslümanlar, kara ve kızıl emperyalizmin kucağında istismar edilmekte ve sömürülmektedir. Kapitalizmin, komünizmin ve Siyonizm'in pençesinde inleyen Dünya Müslüman-Türkleri için sadece Türkiye’de bir ümit ışığı belirebilir. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, Allah yolunda savaşan ve kınayanların kınamasına aldırmayan, İslâm iman ve ahlâkıyla yoğrulmuş yeni bir ülkücü nesil, tarihimizin bağrından fışkırarak ve her gün biraz daha güçlenerek gelmektedir. Bu nesil, Allah’ın Türk Milletine ve İslâm Âlemine ihsanıdır.
O halde, Türk Milliyetçileri umutsuzluğa düşmemelidir. Bugün, Milletçe Türk-İslâm Ülküsü etrafında kenetlenmekten başka çare yoktur. Türk-İslam Ülküsü açısından düşünürsek, mutlak irade Allah'ındır. O dilerse "milli iradeyi", yine O dilerse "tarihin iradesini" harekete geçirerek milletlerin kaderine yön verir. Yeter ki ülkemiz için çalışalım, millî birlik ve beraberliğimizi koruyalım, inançlı-vatansever nesiller yetiştirelim, gençliğimize sahip çıkalım...
Tasada ve kıvançta birleşmiş, millî tarih ve kültür ile yoğrulmuş, milletçe bütünleşmiş, Sevgili Peygamberimizin buyurduğu gibi "bir yeri ağrıdığı zaman bütün vücudu ile ıstırap duyan" bir organizma olmayı başarmış yeni Türk Gençliğinin, nefsani ihtiraslardan kurtulup Türk-İslâm Ülküsünde fâni olmasının zamanı gelmiştir.
Allah Türk Vatanını ve Türk Milletini korusun. Millî birlik ve beraberliğimizi bozmasın...