ALEVİLERE ÇAĞRI: BU KARARIN ARKASINDA DURMAYIN!

Dr. Süleyman ERYİĞİT

Hasan Zengin, alevi bir vatandaşımız. Liselerimizde okutulmakta olan Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden, “sadece Sünni İslam’ın öğretildiği gerekçesiyle, kızı Eylem Zengin’in muaf tutulmasını” istiyor. Okul tabii olarak bu talebi karşılamıyor. Bunun üzerine baba Hasan Zengin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açıyor. Bu dava önceki gün sonuçlanıyor ve AİHM’nin oy birliği ile aldığı kararla, Hasan Zengin haklı bulunuyor. Her ne kadar dava konusu olan kızı Eylem Zengin, lise öğrenimini tamamlamış, bu gün üniversite öğrencisi ise de; yani davanın sonucunun fiilen uygulanma imkanı bulunmuyorsa da bu karar, Türkiye açısından çok ciddi sonuçlara yol açma istidadı gösteriyor.

Nitekim hemen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği kararı sevinçle karşılıyor ve buradan hareketle bir kampanya başlatıyor.

Benzeri bir kampanyanın işaretleri hatırlanacağı üzere, AB’nin İlerleme Raporları ve Tavsiye Metinlerinde konunun yer almasına bağlı olarak, 2004 yılından bu yana Cem Vakfı ve benzeri Alevi kuruluşlarca da daha önce gösterilmiş; hatta benzeri davalarla Türkiye’nin ciddi manada canını sıkma tehdidinde bulunulmuştu.

AİHM’nin kararında özetle şu gerekçelere dayanılmış:

İlk ve ortaokulların ilk sınıfındaki eğitim müfredatının ve buna bağlı ders kitaplarının İslamiyet'e, diğer dinlerden ve felsefelerden daha fazla öncelik verdiği tespit edildi.

Ders kitapları dinlere dair genel bir bakış sağlamamakla kalmıyor, Müslüman inancının belli başlı ilkeleri çerçevesinde buyruklar da veriyor; buna, Kelime-i Şahadet, beş vakit namaz, Ramazan, hac, meleklerin ve cinlerin özellikleri ve ahirete inanç gibi kültürel ritüeller de dahil.

Aleviler hakkında bilgi 9. sınıfta veriliyor, fakat Mahkeme şu olguyu göz önünde bulundurmakta: İki büyük Sufi'nin, hareket üzerinde büyük bir tesir bırakmış olan hayatı ve felsefesinin bu kadar geç bir aşamada öğretilmesi, ilk ve ortaokuldaki eğitimin eksikliklerini gidermek konusunda yeterli değil.

'Hıristiyan veya Yahudi dinlerine mensup olup Türk uyruğunda olan' çocuklar için din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden hariç tutulmak mümkün. Bu karar, Hıristiyan veya Yahudi çocukların okulun verdiği dinsel buyruklarla ebeveynlerinin dinsel inançları arasında çatışma yaşayabileceği ihtimalini göz önüne almakta. Mahkeme, Avrupa Konseyi'ne bağlı Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu'yla benzer şekilde, bu durumun eleştiriye açık olduğu kanaatinde: eğer dersler farklı dinsel kültürlerle ilgili olma niyeti taşısaydı, sadece Müslüman çocuklara mecburi kılınması için de bir neden olmazdı.

Bu durum, Sünni İslam'dan farklı bir inanca sahip ebeveynlerin çocuklarına hiçbir tercih sunulmadığı ve hariç tutulma prosedürünün, dinsel-felsefi inançların ifşası gibi sıkıntı verici yük içerdiği koşullarda daha da geçerlidir.

Mahkeme, bunları göz önünde bulundurarak, 1 Numaralı Protokol'ün 2. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmış.

Şimdi buradan Alevilere sesleniyoruz:

Yukarıdaki karar Alevilerin tıpkı Yahudiler ve Hrıstiyanlar gibi farklı bir dine mensup olduklarını söylüyor. Buna razı mısınız?

Yine yukarıdaki karar, Aleviler de dahil, bu ülkenin insanlarının neredeyse tamamına yakınının Müslüman olmasından hareketle, resimlerle ve metinlerle abdestin nasıl alınacağını ve namazın nasıl kılınacağını öğrettiği için, kelime-i şehadetin- ki dinin temelidir- öğretilmesinin eşitlik ve özgürlük ilkesini zedelediğini söylüyor: Eğer Mahkemenin bu görüşlerine katılıyorsaniz ,da Teslis İnancının ve Vaftiz geleneğinin anlatılmasından da rahatsız oluyor musunuz?

Bir başka şekilde; neredeyse tamamı Müslüman olan bir ülkede Din’in temel pratiklerinin resim ve şekiller marifetiyle gösterilmiş olmasından bilgi için dahi olsa bu kitaplarda bulunmasından rahatsız olunmasının bir açıklaması olmalı. Böyle bir açıklamaya sahip misiniz? Yoksa bir rövanş duygusu içinde misiniz?

Bu ülke yaklaşık otuz yıldır “Kürtçü Bölücü Terör”le mücadele ediyor. Avrupa Birliği Alevileri de Türk Milletini oluşturan o temel paydadan ayrı bir etnisite olarak kabul ederek; Siz Alevileri “Bölücü Kürtçü”lerle aynı yere sıkıştırmak istiyor. Böylece bu ülkeyi paramparça etmek istiyor. Bu emperyalist projeye evet diyecek misiniz?

Tarihi bir rövanş alma duygusu ile okumaktan ne zaman vazgeçeceksiniz?

Bir soru daha: Türk Tarihi’nin en büyük halk şairlerinden ve cihangirlerinden olan Şah İsmail’in, anne tarafından bir Rum prensesine dayanıyor olması, onun Türk kimliğine halel getiriyor mu?- Bana göre getirmiyor- Buradan hareketle, Sünni Türk Osmanlı Padişahlarını ve hiç münakaşasız Türk olan Osmanlı devletini, “Devşirme Devleti ve Hanedanı” olarak tanımlayarak, buradan bir meşruiyet oluşturmanın, sadece siyasal bir pozisyon alma olduğunu artık anlamanın zamanı gelmedi mi?

Ve son soru: Eğer Avrupa’nın ortalarına kadar yayılmış bir Osmanlı Türk Devleti olmasaydı, bu gün Alevi Türklerimiz de dahil olmak üzere bu vatanda şimdi bizler, devlet sahibi oluyor olacak mıydık? Ne demek istediğimi İran’a bakınca çok iyi anlayacaksınız diye düşünüyorum.

Ve son söz: AB’nin ve AİHM’in, sizlerin üzerinden yürütmeye çalıştığı projeler sadece “şark meselesi”nin bir başka ayağını teşkil etmektedir. Bu projeye alet olacak mısınız? Aksine o gönül büyüğümüzün; “Bir Olalım, İri Olalım, Diri Olalım” düsturunu mu kendinize rehber edineceksiniz?

Tüm Alevi kardeşlerimin Ramazan Bayramını kutluyorum.