DÜNYANIN ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİ VEYA“NEO-CON”LAR NEYİ MUHAFAZA EDİYOR DER SİNİZ ?
“Amerikan Ulusçuluğu”nun kökeninde/derinlerinde tüm liberal vurgu ve tonlarına rağmen, şimdi bile ırkçılık vardır. O gözümüzde çok büyüttüğümüz 1950’li – 1960’lı yıllarda “Amerikan Rüyası” olarak dünyaya ihraç edilen “uygarlık”, o tarihten yaklaşık yüzyıl önce şiddetli bir iç savaş yaşayarak geleceğini inşa etti. Amerikan tarihinde Kuzey-Güney savaşı olarak kayıtlara giren bu dönem Amerikan ırkçılığının zirveye çıktığı bir dönemdi. Beyaz Amerikan ırkçılığı 1960’lara kadar sert bir biçimde sürdü, bu tarihlerde siyah önderlerle bir miktar geriletilebildi. Bugün bile hala ABD’nin derin siyasal geleneğinde bu ırkçılık hakim ve bu nedenle siyah bir Amerikalı hala başkan olamıyor. Çünkü başkan olabilmesi için WASP (White, Anglo- Sakson, Protestan) olmanız gerekiyor. Görüleceği üzere bu formül içinde Amerikalı da olsa siyah ve katolikler yok. Öldürülen Kennedy buun e istisnası ve belki de bunun için öldürüldü. Aslında ister Cumhuriyetçi ister Demokrat olsun ABD derin devletini sevk ve idare edenlerin hepsi “ABD ırkçısıdır.
Bu kadar lafı şunun için söyledik: ABD bugün hala, dünya’ya ihraç ve empoze ettiği liberalizmin gereğini yerine getirmiyor. Sadece ustalıkla bir biçimde “getiriyormuş gibi” yapıyor. İleride tam anlamıyla getirir mi? Bilemiyoruz. Örneğin önümüzdeki seçimde siyah bir ABD başkanı ile karşılaşır mıyız? Bilemiyoruz ?... Bununla birlikte önümüzdeki seçimde olmasa bile, daha ileriki zamanlarda, belki siyah bir Amerikalı’nın başkan olduğunu görebiliriz. O durumda dahi şundan emin olmamız gerekiyor: Bu değişiklik mutlaka ABD’nin derinliğini oluşturan güç açısından elverişli olduğu için böyle yapılmıştır.
Yazının başındaki konuya dönersek; Neo-Con, ABD menşeli beyaz adam ırkçılığının etkin bir kesimi ve şimdilerde dünyayı biçimlendirmeye; dünyayı özgürleştirmeye çalışıyorlar.
Bu ekip, soğuk savaşın ardından ABD Irkçılığının küresel hedefleri için operasyon kurgulayıp yürütüyor. Bunu da “Liberalizm” ambalajı ile sunuyor ve bu ürün bizim tarafımızdan özgürlük olarak algılanıyor. İşin en trajikomik (ibretamiz) yanı ise dün Amerikalıları Boğazın soğuk sularına gömmekle iftihar eden Komünistlerimizin büyükçe bir bölümünün, şimdilerde bölücüler ve “İslamcılarla” birlikte Türkiye’yi ABD’nin istediği istikamette dönüştürerek özgürleştirmek için çaba sarf etmeleri. Hem zaten Irak da çoktan özgürleşmiş(!) olarak bunlar için önemli bir laboratuar görevi görüyor.