Siber Savaşçı: Süleyman Peygamber

BİR SİBER EYLEM:

 

“Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil askerî erkânı ve orduları Süleyman’ın emrinde, ona hizmet için toplandı. Hepsi düzenli olarak sevk ediliyordu (Neml 27/17).”

 

Saba Kraliçesi Belkıs, ona karşı konamayacağını anlamış, Kudüs’e gelmek ve Süleyman’a teslim olmak üzere yola çıkmıştı. Bu haberi alan Süleyman, önde gelen adamlarını topladı ve şöyle dedi:

 

“Siz ey maharetli kişiler! Onlar, bana gelmeden önce, aranızdan kim onun tahtını bana getirebilir? (Neml 27/38)."

 

“Görünmeyen varlıklara mensup (şeytani) maharette biri "Sen daha oturduğun yerden kalkmadan onu sana getiririm; çünkü ben bu konuda güvenilir bir güce sahibim" dedi  (Neml 27/39).”

 

“Kendisinde vahiyden bir bilgi bulunan kimse "Ben" dedi, "sana onu gözünü açıp kapayıncaya kadar getiririm!" Derken, onu önünde kurulu bir biçimde görünce dedi ki: "Rabbimizin bir lütfu bu; şükür mü nankörlük mü edeceğim diye beni sınıyor. Oysaki şükreden kendi iyiliği için şükretmiş olur  (Neml 27/40).”

 

Ayette belirtildiği gibi Tahtın getirilmesi Allah’ın kitabından alınmış bir ilimdir. Bu ilim Kur’an’da da olmalıdır. Kur’an’ın gösterdiği yöntemle hareket edilirse o bilgiyi bulup çıkarmak mümkün olur.

 

Tahtı getiren, dünyada ülkemiz aleyhine çalışan hainleri paketleyip ülkeye getirebilir. Müslüman Türk’ün mahkeme salonuna ışınlar ve Bahattin Başkan’ın adaletine teslim eder.

 

Hallak olan Allah; kâinatı her an var edip yok etmektedir. Tahtı yok etme anında Yemen'de yok etmiş ve aynı anda onu 2000 km uzaklıktaki Filistin'de var etmiştir.

 

Çok önemli bir husus da şudur: Hz. Süleyman gördükleri üzerine, Allah'a yönelip şükretmiştir. Bilim adamları her buluşu; Allah'ın yarattığı Evren'de, Allah'ın yarattığı kanunlarla, Allah'ın yarattığı maddede, Allah'ın kendilerine nasip ettiği beyinle, gözlerle, ellerle yaptıklarını unutmamalı ve hep şükretmelidirler…

 

SİBER SAVAŞ NEDİR?

 

Siber savaş, karşıt çıkarları olan ulusların, birbirlerinin bilişim ağ ve sistemlerini kullanarak o ülkeye saldırmasıdır. Böylece, karşı tarafın sitelerini işlemez hale getirmek, şehirlerin alt yapı sistemlerini çökertmek, ülkede tüm serverlar çökertmek, devlet daireleri, bankalar, kredi kart sistemlerini felç etmek; doğal gaz taşıyan borular, havacılık sistemleri, trenler, elektrik şebekeleri, barajlar, fotokopi makineleri, asansörler, finans sistemleri ve kuruluşları, şirketler, okullar… Bir siber saldırıyla hepsinin devreden çıkıp hayatın felç olması, hatta kitlesel ölümler mümkün olabilecektir.

 

Füze ya da radar sistemleri gibi geleneksel silahların bu saldırılar karşısında hiç bir gücü yoktur. Hatta askeri network’ler ele geçirilerek tüm ordunun hareket edemez hale gelmesi mümkün.

 

1.DÜNYA SİBER SAVAŞI BAŞLAMIŞTIR! 

 

6 Eylül 2007. Türkiye’nin Suriye sınırında, Fırat nehrinin kenarında, Kuzey Koreli işçilerin çalıştığı bir nükleer santral inşaatı,  bir kaç dakikada yerle bir oluyor.

 

İsrail ajanları Suriye’yi boydan boya geçen askeri fiber kablolara ekleme yapmış, Suriye Hava Savunması kodlarına girerek sistemi Tel Aviv’e yöneltmiş ve İsrail Savunma Bakanlığı da Suriye hava savunma sisteminin komutasını ele almıştı. Radarlar savaş uçaklarını görmüyorlardı.

 

Amerikalılar ise siber savaşı ilk defa propaganda amaçlı olarak ikinci Irak savaşında devreye soktular.

 

Siber savaş, bir savaş alanına ihtiyaç duymuyor. Savunma radar sistemlerinden bankalara tüm ülkenin ağ yapılarını bir savaş alanı haline dönüştürebiliyor. Bir kaç tuşa basarak, koca orduların verebileceği zarardan çok daha fazlasını ışık hızında yapabilecek, ekonomik ve askeri yönleriyle bir ulusu dize getirebilecek, nükleer bombadan bile daha etkin bir silah olduğu kabul görülmeye başlandı.

 

Siber savaşçıların silahı, sadece birkaç satır yazılım komutudur.

 

TÜRKİYE SİBER SAVAŞIN NERESİNDE?

 

Türkiye’nin ve Türk ordusunun Ulusal bir siber güvenlik politikası geliştirme çabaları var, ama ciddi bir adımdan söz etmek mümkün değil.

 

GSMH’nın yüzde 5’ini alan TSK, siber savaşa göre küçülerek yeni teknolojilerle kendini yapılandırılmazsa gücünü koruyamaz.

 

Devletimizin bilişime, inovasyona, teknolojiye, yazılıma verdiği destek, devede kulak kalmaktadır.

 

Apple firması, sadece Iphone telefonun kamerasını iyileştirmek için 800 nitelikli mühendis daha alacağını duyurdu. Firmaların istihdam ettikleri bilgisayar mühendislerinin sayıları yüzbinlerle ifade ediliyor.

 

2008 yılında, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının, Erzincan durağındaki bir milyar dolardan fazla zarar veren patlama, borudaki basınç ayarını yapan yazılımın, siber korsanlar tarafından ele geçirilmesi ile gerçekleşmişti.

 

Görüldüğü gibi, petrol boru hatları artık roketatarlarla değil, bir klavye ve bir yazılımla havaya uçuruluyor. Hava alanları, enerji hatları, finans sistemleri, bankacılık dünyası, haberleşme ağları bir anda çökertilebiliyor. Tüm bunlar savaş gemileri, uçaklar, toplar olmadan, sadece “0101” rakamlarından oluşan yazılımlarla yapılıyor.

 

GEREKSİZ SANAYİYİ HAMALLAR YAPAR

 

Gelişmiş ülkeler yakın gelecekte tüm ağır sanayilerini, üçüncü dünya ülkelerine bedavaya verecekler.  Arabalar üçüncü dünya ülkelerinde üretilecek, ancak onları çalıştıran tırnak kadar çipleri bu devletlerden almak zorunda kalacaklar.

 

YAPIMASI GEREKENLER

 

 

1945’den kalma “SİLİKON (KUVARS ÇİP)” vadileri son günlerini yaşıyor. Artık “IŞIK (NUR) ÇİP DAĞLARI” kurulmalı.

 

Yüzbinlerce Türk genci ve bilim adamı, gelişmiş ülkelerin yararlarına hizmet veriyor. Allah’ın milletimize bahşettiği beyinleri başkalarına kiraya verdik

 

Ayıp oluyor, yazık oluyor…

Bunların dökümü acilen yapılmalı ve bu insanlar devlet ciddiyetiyle ülke hizmetine davet edilmelidir.

Milli Eğitim Bakanlığı bütün okullarına Siber çalışmaları özendirici dersler koymalı, özendirmeli ve teşvik etmelidir.

 

Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu, Üniversiteler, TUBİTAK, büyük küçük bütün şirketler, bunların saygıdeğer patronları size seslenmeme izin verin lütfen:

Her biriniz Türkiye’mizi koruyacak Siber Kalelerin inşaatına tuğla koymalı, düşman üzerine yollanacak Siber Süvariler yetiştirmelisiniz.  

 

 “İnanıyoruz ki, Hz Süleyman da bizim Peygamberimizdir (Bakara 2/285).” Rabbimiz O’na lütfettiği SİBER GÜCÜ bizden niçin esirgesin ki?

 

Yeter ki, biz de O’nun gibi istemesini bilelim. Hazır önümüzde vahyin muhteşem örneği varken.

Yoksa telefon kullanan köleler oluruz.