Yasin'i Diriye Okumak - 5

3. KONU: KISSALAR (Devam)

14. AYET:  “Bir zamanlar onlara iki elçi göndermiştik; ama ikisini de yalanladılar. Bunun üzerine (onları) bir üçüncüyle destekledik ve onlar dediler ki: "Biz size gönderilmiş elçileriz."

Muhteşem bir Sünnetullah örneği: Allah birine görev verirse, onu yalnız bırakmaz, takviye eder; Allah elçilerini yardımsız bırakmaz.

Aynı şekilde günümüzde Kitabını anlamaya, yaymaya çalışanları da yardımsız bırakmaz. Siz eğer Allaha yardım ederseniz, Allah da size yardım edecektir.

Sen yardımı hak etmene bak; ancak yardımı hak etmeden de yardım bekleme; yardımı hak edip etmediğini sorgula.

“Allah ile dostsan kâinat düşman olsa kaç yazar? Allah ile düşman isen, kâinat dostun olsa ne yazar?”

Allah için çıkılan yolda mağlubiyet yoktur, kayıp riski yoktur. Yolculuğun kimin adına yapıldığını bilmelisin.

Dediler ki; “biz size gönderilmiş elçileriz; elçiye zeval olmaz, sözün varsa Allah’a söyle.”

Aynen böyle; din adına bir şey yapacaksan, konumunu açıkça karşı tarafa ilet. WhatsApp’dan konum at! Konumunu kamufle etme. Sana bakan adam seni görsün, gizleme, misyonunu ortaya koy. Apaçık ol, Hz Muhammed gibi ol.

Münafık yüzsüz adamdır, ne olduğu belli değildir. Allah adına konuşanlar ise, Allah’ın kitabından konuşurlar ve her dedikleri çok net bellidir.

15. AYET: (Şehir halkı) dediler ki: "Siz sadece bizim gibi beşersiniz. Rahman da hiçbir şey indirmemiştir: siz sadece yalan söylüyorsunuz!"

Bu ayet, adeta Peygamberler tarihinin özetidir: Küfür ve şirk mantığı her peygamberde aynı.

Bütün Peygamberlere aynı şer söylenmiştir: Eskilerin masalları…

Müşrik Allaha inanıyor, ama ilave başka ilahlar da yaratıyor. Allah’ı sahipleniyorlar, ancak Allah’a görev ve sınır belirliyorlar. Allah’a inanıyor, Kitabını ve Peygamberini reddediyor (Deist).

Şimdi ortada Peygamber yok, Allah’ın kitabını anlatanlar var. Ferdi Risalet bitti, ama toplumsal Risalet devam ediyor. Bugün de sizi yalanlayacaklar. Doğru olsa bile, senin ağzından dökülüyorsa doğru değildir; “bizim adam söylemeliydi” diyecekler.

16. AYET: “(Elçiler) dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki, biz size gönderilmiş elçileriz.”

17. AYET: “Bizim işimiz, hakikati apaçık ortaya koymaktır.”

18. AYET: (İnkârcı şehir halkı) dediler ki: " Bize uğursuzluk getirdiniz. Eğer buna bir son vermezseniz, sizi öldüresiye taşa tutar ve sizi şiddetli bir biçimde cezalandırırız."

Bunların niyetleri, hakikati söyleyenleri dinlemek değil, çünkü niyetleri bozuk.  Firavunun diliyle: “Bu dini bozuyorsunuz” diyorlar. Karşısındakini tanımak istemiyor, tanımlıyor; baştan kötülüyor.

Tarihteki bütün din düşmanlarının ortak tavrı sırasıyla şöyledir:

-       Yok sayma, görmezden gelme,

-       Alay etme,

-       Suçlama,

-       Tehdit, şantaj

-       Hedef gösterme

-       Öldürme

Allah Resulüne de aynısı yapıldı.

19. AYET: (Elçiler dediler ki): "Uğursuzluğunuz size bağlıdır. Ne yani, size öğüt verildi diye mi (böyle oldu)? Hayır, asıl siz haddini israf eden bir toplumsunuz."

İSRAF

İsraf deyince, akla ekonomik eylem gelir.

İsraf haddini aşmaktır, sınırını bilmemektir.

“Değeri bir dirhem bile olsa, Allah’ın rızası dışında yapılan harcamadır.”

İsraf, bir ederi Allah’tan bilmemektir. Allah’ın verdiğini unutmaktır; kaynağında Allah’ı görmemektir.

Rabbimiz! Ayetlerinle bugün de tenezzül ettin bize. Bizi unutmuyor, koruyor ve nimetler lütfediyorsun.

Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.