Yaşarken Şehit Olmak

Şehit

“Şehit”, Allah’ın güzel isimlerinden biridir (Esmai Hüsna); “her şeye şahit olan, tanık” tanıkdemektir.

Günümüzde kavramlar, maalesef Kur’an’ın yüklediği anlamla kullanılmıyor. Mesela “cihat” kelimesinin, “savaş” anlamında kullanılması gibi. Hâlbuki cihat, insanla insanın gerçek mutluluğu olan İslam arasındaki engelleri kaldırma hareketidir. Cihat, insanlara vahyin ulaştırılması çabasıdır.

Şehit kavramı da böyledir. Kur’an’a göre “şehit” kavramı, bir ölüm şekli değil, bir hayat tarzıdır. Şahit olmak için huzurda bulunmak gerekir; şehit, orada ve o anda hazır ve nazır olandır.

Tanıklık Gereklidir

Bir hesap günü (mahkeme-i kübra) varsa tanıklık şarttır. Allah’ın varlığının olmazsa olmaz şartı şahitliktir; Allah, her olaya ve her duruma mutlak tanıktır. Hesap gününün hâkimi Allah, sanıkları kullar, tanıkları ise hem Allah hem melekler hem de bütün tabiattır.

Şahitlik Huzur ve Mutluluktur 

Rahmeti, şefkati, merhameti sonsuz olan Allah tarafından sürekli gözetilip kollanmak, insana huzur verir. İnsan bazen yanlış anlaşılır, kimseye anlatamayacağı dertler yakar içini; kendisini anlatamaz; bilinmemek onu kahreder. Çözüm için der ki, “Allah biliyor ya, Allah şahit ya! Bu bana yeter.”

Şehit Olan Allah En Büyük Şahittir

“Ey Resul, onlara de ki, benimle sizin aranızda Allah şahittir.” (Enam 6/19)

Kur’an’da, Allah tarafından üzerine yemin edilenlerin hepsi şahittir: güneş, yıldızlar, ay, asır, gece, gündüz, sabah, kuşluk, denizler, dağlar vb. Şahit olan her şey dile gelecek ve Allah’a konuşacaktır. Öyleyse cansız varlıklar hafızasız değildir, onlara cansız muamelesi yapmayın.

Var olmak, şahit olmaktır; yaşamak, şahit olmaktır. Allah zaten şahittir.

Allah’ın Şahit Olması Yetmez mi?

Allah uzakta ve ulaşılmaz değildir. Çünkü o, insana şah damarından daha yakındır. Araya şahit olarak daha mülayim birini koymayın: Şeyh, Hoca, Put, Gavs, Kutup, Seyyid vb.

Allah’tan daha çok merhametli ve sevgili kim olabilir?

Peygamber de Şahittir

Peygamberin şahitliği, örnek ve model olma görevidir.  

“Ey Resul! Biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Ahzab 33/45)

Mahşerde, Peygamber de görevini yapıp yapmadığından hesaba çekilecektir. “Kendilerine peygamber gönderilenleri de gönderilen peygamberleri de sorguya çekeceğiz.” (Araf 7/6)

Bundan dolayı Veda Haccı’nda Efendimiz, “Tebliğ ettim mi?” diye sormuş; “Evet!” cevabını alınca da üç defa “Şahit Ol Ya Rab!” demiştir.

Şahit Olmak Örnek ve Model Olmaktır

Peygamber örnek modeldir (Usve Hasene). Bu, aynı zamanda şehit olmaktır. Kur’an, örnek ve model bir hayat yaşamaya “şehit olmak” diyor. Şehit olmak, sadece Peygamber’in görevi değildir; ümmet de insanlığa rol model olmalıdır. Şehit olmak, örnek olmaktır; hayatını imanına şahit kılmaktır.

“Allah Yolunda Öldürülenleri Ölü Sanmayın, Onlar Diridir.” (Bakara 2/154)

“Allah yolunda öldürülenler” için geçen pek çok ayette Kur’an, “şehit” kelimesini hiç kullanmaz. Kur’an onlara, “Allah yolunda öldürülenler” der; “şehit” demez. Hicret edenler, yurtlarından çıkartılanlar, savaşanlar Allah yolundadırlar.

Vatan, Din, İman Savunmasında Ölenler Ölmemişlerdir, Çünkü Diridirler

Onlar hayatlarını, imanlarına canları pahasına şahit kılmış; insanlığa rol model olmuşlardır. Onlar, Allah yolunda yaşamış; Allah yolunda ölmüşlerdir. Bundan daha büyük bedel olabilir mi? “Bakınız! Vatan böyle savunulur.” demişlerdir. Bu dünyada isimleri hiç unutulmayacak, ahirette zaten gıpta edilecek makamda olacaklardır. Onlar, kendilerine hiç ölüm gelmeyenlerdir. Ne mutlu!

Ancak daha sonra bu kapsam keyfî olarak genişletildi: hastalıktan, boğularak, yanarak, gurbette, yılan vb. sokmasından, doğumda, üzerine taş düşüp ölenler vb. Daha sonra devrim şehidi, sendika şehidi vb.

Şehitlik kavramı anlamından şaştı.

Yaşarken de Şehit Olunur

Vahiyde, şehit olmak ile ölmek arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Tam tersi, şehit olmak ile yaşamak arasında zorunlu bir bağlantı vardır

Kişi, hangi yolda yaşarsa o yolda ölür. Allah yolunda yaşayan Allah yolunda ölür. İsterse ölüm onları sıcak yataklarında yakalasın. Hz Muhammed, Allah şahittir ki şehittir ( Bakara 2/143, Hacc 22/78) ve o, yatağında ölmüştür.

Allah Resulü’nün şehitliğinin iki önemli özelliği vardır:

1. Hayatını imanına şahit kılmıştır.

2. Müminlere örnek ve model olmuştur.

Onu şehit kılan, ölmesi değil; Allah yolunda olmasıdır.

Kişi ölmeden de şehit olur. Tekrar edelim mi? Ancak hayatını imanına şahit yapıp örnek bir model olarak yaşayan kimse, şehit olarak ölür.

Şehitlik, istenmekten çok yaşanılır. Çünkü şehitlik, gerçek manada vahyin hayata indirildiği bir ömür sürmenin adıdır. Uğrunda ölünen yol Allah yolu, ölen kişi Müslüman, ölenin niyeti de Allah’ın rızasını kazanmak olmadıkça nasıl ölürse ölsün o şehit olamaz. Bir başka ifadeyle şahadetin mutlaka kan ile sonuçlanması gerekmez; şehit, yatağında da ölebilir. Önemli olan kişinin şehit gibi yaşamasıdır. İnsanın ölüm şeklinden daha fazla, yaşayış şekli önemlidir. Zaten nasıl yaşarsak öyle öleceğiz ve o şekilde haşrolacağız.

Selam olsun, kendilerine ölü denilmesi yasak olanlara; selam olsun ölmeyenlere. Çünkü onlar hem bu dünyada hem de öbür dünyada diridirler.

Rabbimiz! Hayatımızı imanımıza şahit kıl. Rabbimiz! Bizi Peygamber’e vâris yapıp onun gibi rol model eyle. Rabbimiz! Bu müstesna, mükemmel “şehit”isminin bizde de tecelli etmesini istiyoruz. Gerçekten istiyoruz. Bizi iki dünyada da şehit eyle.

Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah’ım.

Doruk, 15 Ağustos 2016