Suriye Vatandaşlarına Sunulan Sağlık Hizmetleri Iraklı Türkmenlerden Neden, Niçin Esirgeniyor?
Allah hiç kimseyi, hiçbir grubu, hiçbir milleti evinden yurdundan uzak koymasın. Savaşlar, kavgalar bitsin, dünyaya ve dolayısı ile insanlığa huzur ve güven gelsin. Dileğimiz, arzumuz budur. Yalnız ne var ki kavgalar bitmiyor, bitirilmiyor. Türkiye’mizin, güzel yurdumuzun çevresi barut fıçısı, özellikle güneydoğumuzda terör belası hüküm sürüyor ve ateşi hepimizi yakıyor, yıkıyor.
Suriye’nin başına felaket yağdıktan sonra yüz binlerce insana kucak açtık. Sınır illerimiz, ilçelerimiz, köylerimiz komşu ülkeden giriş yapanlarla doldu taştı ve hatta yurdun her köşesine dağıldı. Biz millet olarak düşenin dostu oluruz, bunda beis yok. Devletimiz de elinden geleni fazlası ile yaptı, ona da sözümüz yok. Şu kolaylığa bakar mısınız?
GENELGE 2013/8
Türkiye’ye toplu sığınma amacıyla gelene Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşlarına sunulan sağlık hizmetleri ile ilgili uyulması gereken hususlar aşağıda sıralanmıştır:
Geçici koruma altına alınan Suriyeli Misafirlerin tedavi giderlerinin Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamında fiyatlandırılarak faturalandırılması,
1. Herhangi bir kamp tarafından kayıt altına alınmamış, konaklamasını kendi imkanlarıyla sağlayan hastalar ile sınırdan acil durumda giriş yapan hastaların ülke genelinde herhangi bir sağlık merkezine müracaatı veya nakli halinde, sağlık merkezince kayıt işlemi yapılırken, eş zamanlı olarak o ilin Valiliğince görevlendirilmiş İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Emniyet Müdürlüğünce belirlenmiş bir sabit telefon numarası üzerinden 7/24 esasına göre kayıt altına alınarak sağlık hizmetinin sağlanması. Tedavi giderlerinin sağlık kuruluşunun bulunduğu ilin Valiliğine faturalandırılması,
2. Suriyeli Misafirlerin tedavisinin başka bir ilde yapılması gerektiği durumlarda sevk zincirine uyulması ve tedaviyi yapan Sağlık kuruluşunun faturayı, sığınmasının kayıtlı olduğu Valiliğe yapması
3. Sınırdan yaralı olarak kendi imkânları ile veya Suriye ambulansı ile getirilen hastaların refakatçilerinin ve nakil araçlarının emniyet mensuplarınca patlayıcı madde ve ateşli silahlar açısından arındırılmalarının ardından nakillerinin sağlanması,
4. İlaçların karekod uygulaması dâhilinde depodan alındıktan sonra deaktivasyonunun yapılması,
5. İlaç, protez, diş, gözlük, işitme cihazı gibi malzemelerin Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) belirtilen usul ve esaslara göre temin edilmesi,
6. Geçici koruma altına alınan Suriyeli Misafirlere verilen koruyucu sağlık hizmetleri ve 1. Basamak sağlık hizmetlerinin kişi başı faturalandırılması,
7. İllerinde bulunan Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşlarına hizmet sunumunda oluşabilecek olumsuzlukların giderilmesi, takibinin sağlanması ve AFAD ile koordine edilmesi hususunda,
Gereğini rica ederim.
Beşir ATALAY
Başbakan Yardımcısı
Yalnız ne var ki Suriye’deki kavga devam ederken bir de IŞİD belası zuhur etti. Bu bela Suriye ile birlikte Irak’ı da yakıp kavurduğu için yeni bir göç dalgası ile karşılaştık. Bu defa Iraklı Türkmen kardeşlerimiz de Türkiye’ye sığınmak zorunda kaldılar. Arada olayların cereyan edişi bakımından bir fark yok, değil mi? Suriyeliler de ülkelerindeki kavgadan kaçıp kurtulmuşlardı, Iraklılar da. Fark şu ki, “Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşlarına hizmet sunumu” konusunda yukarıya tam metnini aldığımız 2013/8 Sayılı Genelgeyi yayınlayarak “7/24 esasına göre hizmet sunulması”nı isteyen devletimiz Irak’tan giriş yapan Türkmenleri adeta görmezden geldi. Şu anda yalnızca Ankara’da 12.000 civarında Iraklı Türkmen sığınmacı var. Bu nüfusun yaklaşık 8 bini yeni doğan ve okul çağındaki çocuklardan oluşuyor. Onlar zaruri durumlarda bile hastanelerin acil servislerine kabul edilmediler. Tetkik ve tedavilerine, doğum yapanlara fahiş faturalar çıkarıldı. Gelen Türkmenlerin sayısı artıp konu çeşitli vesilelerle gündeme gelmeye başladıktan sonra da AFAD Başkanlığı’nca valiliklere gönderilen 11.12.2014 tarih ve 27114 Sayılı yazıya dayanarak Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliklerine şöyle bir talimat verildi:
“Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nın ekteki ilgi yazısı ile Suriye Arap Cumhuriyeti’nde meydana gelen iç karışıklıklar nedeniyle ülkemizde geçici koruma altında bulunan SURİYELİLER DIŞINDAKİ SIĞINMACILARIN, GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNE ALINMADIĞINDAN YALNIZCA ACİL SERVİSLERDE SUNULAN SAĞLIK HİZMETLERİNDEN FAYDALANABİLECEKLERİ BİLDİRİLMİŞTİR.”,
Şimdi gülmeli mi yoksa ağlamalı mıyız?
Yoksa önce 2013/8 Sayılı Başbakanlık Genelgesi’ni, ardından AFAD’dan çıkan 27114 Sayılı yazıyı okuduktan sonra eğri oturup doğru mu konuşmalıyız?
2013/8 Sayılı Genelge “Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşlarına” karşılıksız her türlü kolaylığı sağlarken ve devletimiz onları “koruma altına” alırken, “Suriyeliler dışındaki sığınmacılar geçici koruma statüsüne alınmadığından” bu haklardan mahrum bırakılıyorlar. Üstelik TC vatandaşı olmadıklarından hastane ücretleri katlanıyor. Sözünü ettiğimiz 27114 Sayılı yazı ile onlara yalnızca “Acil Servislerde sunulan sağlık hizmetlerinden faydalanma” imkânı lütfediliyor. Türkmen kardeşlerimizin her türlü sıkıntıları ile fiilen ilgilendiğimiz için uygulamada da görüldü ki hastanelerin acil servislerinde onların tetkikleri de yapılmıyor. Yalnızca rutin işlemler yapılıp dertleriyle baş başa bırakılıyorlar. Bazı işler hastane personelinin ilgi ve insafına bağlı olarak yürüyebiliyor, o kadar!
Bu durumda şu soruyu sormak hakkımızdır: Sayıları yüz binleri geçen “Suriye Arap Cumhuriyeti” vatandaşlarına tanınan “Geçici Koruma Statüsü” hakkı, sayı olarak onların çok çok altında olan Iraklı Türkmen sığınmacılara neden ve niçin verilmemektedir? Sağlık kuruluşları Suriyeli sığınmacılara “7/24 hizmet sunmakla” talimatlandırılırken Iraklı Türkmenlerin boynu bükük, gözü yaşlı bırakılması insafa ve iz’ana sığar mı? 2013/8 Sayılı Genelge’ye yalnızca bir cümle ekleyerek “Iraklı sığınmacılar”ın da her türlü sağlık hizmetlerinden yararlandırılması zor bir şey midir?
Biz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücüne inanıyor, en kısa zamanda bu konuya da köklü bir çözüm bulacağını umuyor ve bekliyoruz.