Türkmenlerin Çilesi ya da Ah Bürokrasi Vah Bürokrasi

Bir önceki yazımın başlığı şöyle idi: “Suriye Vatandaşlarına Sunulan Sağlık Hizmetleri Iraklı Türkmenlerden Neden, Niçin Esirgeniyor?” O yazıda, Suriyeli sığınmacılar için özel olarak çıkartılan 2013/8 nolu Başbakanlık Genelgesi metnini aynen yayınlamış ve neden sonra AFAD Başkanlığı’nca valiliklere gönderilen 11.12.2014 tarih ve 27114 Sayılı yazı ile Irak Türkmenlerine ancak Acil Servislerde ayakta tedavi imkânı verildiğine işaret etmiştim. Bu yazımın yayınlanmasından yaklaşık bir hafta sonra konuya çözüm getirmek amacıyla bir Kararname yayınlanınca o metni de alarak facebook sayfamdan müjdeyi duyurdum: 

             

            MÜJDE MÜJDE!..
"Suriye Vatandaşlarına Sunulan Sağlık Hizmetleri Iraklı Türkmenlerden Neden, Niçin Esirgeniyor?" Başlıklı yazımın 10 gün kadar önce haber sitelerinde ve burada yayınlandığını hatırlarsınız... Ve Sonuç: TÜRKMEN KARDEŞLERİMİZ DE SAĞLIK GÜVENCESİNE KAVUŞTURULDULAR: 26/1/2015 TARİHLİ VE 2015/7274 SAYILI KARARNAMENİN EKİ (Ek Karar, Resmi Gazete'nin 20 Şubat 2015 tarih ve 29273 Sayılı nüshasında yayınlanmıştır)
KARAR

MADDE 1 – 28/1/2002 tarihli ve 2002/3654 sayılı Kararnamenin eki Karara aşağıdaki madde eklenmiştir.
“MADDE 61- Ülkeye geliş ve ülkede bulunuş şekillerine bakılmaksızın 1/5/2014 tarihinden itibaren Irak’tan ülkemize gelen ve kalış durumları İçişleri Bakanlığınca belirlenen Irak uyruklu yabancılara, kendilerine geçici koruma statüsü tanınmaksızın, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları tarafından geçici koruma statüsü altındakilere sağlanan sağlık hizmetlerinin sunulması, 8/1/2002 tarihli ve 4736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası hükmünden muaftır.”
MADDE 2 – Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3 – Bu Karar hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

 

                  Biraz dolambaçlı bir ifade idi ama olsun, bir çözüm getirdiği anlaşılıyordu. Hemen 4736 Sayılı Kanun metnini bulup okudum. İlgili Kanun’un birinci fıkrası şu ifadelerle sona eriyordu:  “Herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz.”

 

            Resmi Gazete’nin20 Şubat 2015 tarih 29273 sayılı nüshasında yayınlanan Karara göre Iraklı Türkmenler bu hükümden muaf olacaklarına göre problem yok gibi görünüyordu.  35 Yaş Şairi’nin,   “Geç fark ettim taşın sert olduğunu” dediği gibi, bu kulağı tersten göstermeye çalışan ifadelerin uygulamaya ters olduğunu ilk hastane müracaatında anladık.  Ameliyat olması gereken bir Türkmen çocuğuna masraf çıkartılınca babası beni aradı ve ilgili memur arkadaşla da görüştüm. Memur çok iyi niyetli idi ve yardımcı olmaya çalışıyordu ancak şunları söyledi: “Osman Bey çok haklısınız ama önceki Genelge’de (Suriyeli sığınmacılar için çıkarılan 2013/8 nolu Genelge) nereye fatura edeceğimiz belli idi. Burada böyle bir ifade yok.  Sonra bana döner ve ödemek zorunda kalabilirim!”

 

                  Kısacası biz boş yere müjde vermişiz de haberimiz yokmuş. Aynı problem Eskişehir ve başka yerlerden de geldi. Oysa az – çok devlet işlerini ve bürokrasiyi bilen biri olarak yorgunu yokuşa sürmek ya da kulağı tersten göstermek yerine “Iraklı sığınmacılar da 2013/8 Sayılı Genelge Hükümlerine Tabidir”  diye yalnızca bir cümle ile mesele kesin çözüme kavuşturulurdu diyorum. 

 

                  Bütün bunlardan sonra konuyu yetkililerle tekrar görüştük ve açıklığa kavuşturulacağı söylendi. Ancak başında şarapnel parçası ile gezen, vücutlarında yırtıklar olan, göz ameliyatı olması gereken hastalar, yaralılar var ve beklemeye tahammülleri yok. Türkiye’de 2 milyon Suriyeli, en fazla 20 – 25 bin civarında da Iraklı Türkmen var. 2 milyona çözüm getiren Devletimiz 20 bine haydi haydi getirir. Geciken adalet adalet değilse geciken sağlık hizmeti de öyledir. Kaldı ki Türkmenlerin, Türkmen çocuklarının eğitim, barınma, gıda, kimlik işlemlerinin hızlandırılması gibi daha pek çok derdi var. Kısacası bürokrasinin pratik çözümler üretmesi, siyasetin de bu işin beklemeye tahammülünün olmadığını idrak etmesi gerekiyor.