Türk Dünyası Kadınlar Kurultayının Ardından

Türk Ocaklarının 100. Yıldönümü etkinliklerinden birisi olarak planlanmış olan 2. Türk Dünyası Kadınlar Kurultayı, 30, 31 Mayıs – 1 Haziran 2012 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirildi. Kurultay, 30 Mayıs Çarşamba Günü, Türk Ocağı Hanımlar Kurulu Başkanı Prof. Dr. Filiz Avşar’ın konuşmasıyla başladı. Türk Ocaklarının önceki Genel Başkanı Nuri Gürgür ve şimdiki Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz’ün konuşmalarıyla devam eden toplantı, her bakımdan iyi hazırlanmıştı.

Açış konuşmalarından önce, Türk Dünyası Müzik Topluluğu sanatçısı Lezzet Mülâzımoğlu’nun kopuz ezgilerinden oluşan “Türk Dünyasından Esintiler” dinletisi, dinleyicilerin gönlüne hitap etti. Açış konuşmalarından sonra üç dalda verilen ödüller de, titiz bir seçimin yapıldığını gösteriyordu. “Türk Dünyası Hizmet Ödülü” İpek Yolu programını yapan ve sunan Seyfettin Türksoy’a, “Türk Kültürüne Hizmet Ödülü” TRT Avaz’daki “Türkü söylemek lazım” programının yapımcıları Necati Var ve Sevinç Akansel’e, “Tarafsız Habercilik Ödülü” de Kanal A Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan’a verildi.

Açılıştan sonra beş oturum halinde planlanan kurultayda oturumların konu başlıkları ve konuşmacılar hazırlık sırasında detay çalışmaların ihmal edilmediğini gösteriyordu. Hanımların tebliğleri titizlikle hazırladıklarını müşahede ettik. Onca ev işi, mesai arasında herkes tebliğini iyi çalışmıştı. Kimisi bilgisayarda sunum yaparak, kimisi yazılı metni sunarak tebliğini takdim etti. Tebliğini hazırlamadan gelen konuşmacı yoktu. Herkes süreye uydu. Hanımlarımız bu bakımdan da erkeklere üstünlüklerini ispat ettiler; erkeklerin konuşmacı olduğu birçok toplantıda bu düzeni, disiplini ve hazırlığı göremediğimizi, bazı arkadaşlarımızın tebliğini hazırlamadan toplantıya geldiğini düşündüm.

Oturumlarda ele alınacak konular iyi düşünülmüş, konuşmacılar da iyi seçilmişti. Gerçekten bilimsel bir toplantı idi. Kadının toplum hayatının her kesimindeki yeri, dünyadaki örneklerle Türkiye mukayese edilerek verildi. Kadının sağlık ve eğitim sektörlerinde, basın hayatında, siyasette, iş dünyasındaki konumu örneklerle ele alındı. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadına şiddetin engellenmesi gibi konularda mevzuat anlatıldı. Kadınlarımız çok bilinçliydi, gündemdeki “sezeryan ve kürtaj” tartışmalarına hiç girilmedi. Bu konulara tebliği dolayısıyla temas eden doktor hanımlarımız da hiçbir polemiğe girmedi, Başbakanın bu konuları gündeme getirmesi kimsenin aklına gelmedi. Başbakanı tasvip ettikleri için veya umursamadıkları için değil de, tebliğlerini polemiklere girmeyecek bir bilimsel seviyede hazırladıkları içindi bu şüphesiz. İşte sevgili hanımların tebliğlerinden aklımızda kalan ifadeler:

Türk Kültüründe kadına şiddet yoktur. Bu batıdan bize geçme bir kötü davranıştır”

“Erkekler çok yönlü algılayamıyor. Biz kadınlar aynı anda 4-5 işi birden algılayabilirken, onlar sadece 1 şeyi algılayabiliyor”

“Allah’ın Hayy isminin tecelli ettiği varlıktır kadın, doğurmasıyla”

“Kadınlara çiçeksiniz deniliyor da, biraz da deve dikeni olmasa erkekler”

“Hz. Hatice annemiz Hz. Muhammed’i eş olarak seçmiş, O’na evlenme teklif etmiş bir iş kadınıydı. Dolayısıyla İslâm’dan önce Türklerde var olan kadın erkek eşitliği, İslâm’dan sonra da değişmemeliydi”

“Kadın algılaması 1950’den önce ‘anne medeniyet öğretir’ şeklindeydi, 1950’den sonra ‘yama yapar, yemek pişirir, çamaşır yıkar’ şekline dönüştü”

“Dede Korkut tiplemelerinde, kılıç kuşanan, at binen, ok atan, bütün bu hünerlerinde kendisini yenen bir yiğitle ancak evlenen yiğit kız tipi vardır”

“Kadının eğitim sektöründe varlığı %52 olarak bildiriliyor. Ancak eğitimde yönetici olan kadınların oranı birden bire %8’e düşüyor”

“Dede Korkut’ta Kadın, kocasının yerine canını Azrail’e vermeyi kabul eden kişidir”

“Yalnız erkeklerin ömür ortalaması 69’un altında”

“19.yy da, sanılanın aksine Osmanlı ülkesinde tek evliliğin sadece İstanbul’da değil, Anadolu’da da çok yaygın olduğu, çok evliliğin neredeyse hiç olmadığı ortaya konulmuştur”

Ne yazık ki katılım, bu kadar iyi hazırlanan bir kurultaya yakışmıyordu, beklenenin çok altında ilgi vardı. Şubelerimizin Hanım kurullarından gelen bayanlar tesellimizdi. Teşekkürler Isparta, Denizli, Kayseri, Yozgat, Ankara ve Ordu şubelerimizin kadınlarına... Siyasilerin ilgisi sıfırdı. Azerbaycanlı bayan milletvekili Ganire Paşayeva, siyasilerin tek temsilcisiydi. O da ilk gün öğleden sonraki, benim katılamadığım tek oturumda dinleyenlerin ifadesiyle “müthiş” bir konuşma yapmış ve çok alkışlanmıştı.

Türk Dünyasından gelen hanım konuşmacıların verdiği bilgiler Türk Dünyasında kadının toplum hayatındaki yeri ve rolünün çok değişken olduğunu gösteriyordu.

Kurultay sonrası için iki tavsiye: Birincisi Tebliğlerin de yer aldığı bir kurultay kitabı, mutlaka basılmalıdır. İkincisi neredeyse on seneye varan aralıklarla değil daha sık tekrarlanmalıdır bu “Türk Dünyası Kadın Kurultayı”. Bir dahakinde Türk Kadınının model alacağı kadın tipleri, hem kendi tarihimizden, hem de kültürümüzün oluşumuna katkı sağlayan komşu kültürlerden ve hatta dünyadan örnekler seçilerek, belki bir oturumda, belki birkaç oturumda ele alınmalıdır.

Sonuç olarak kurultayı hazırlayan başta Başkan Prof. Dr. Filiz Avşar olmak üzere Türk Ocağı Hanımlar Kuruluna teşekkür ediyoruz. Şüphesiz eksikler, katılımın azlığı gibi kusurlar oldu. Ancak bunların sorumluluğu, hanımlarımızdan çok periferide onlara destek olması gereken bizlere ve şüphesiz katılması gerekip de katılmayanlara aittir. Özet olarak söylemek gerekirse, geleceğe ümitle bakmamızı sağlayan, moralimizi ve öz güvenimizi artıran bir toplantı oldu 2. Türk Dünyası Kadınlar Kurultayı. Tebrikler…