Kırgızistan’da Olaylar Durulurken
Kırgızeli’nin güneyinde yaşanan etnik çatışma, yüreğimizi burkuyor. 1990 yılında yine aynı bölgede yaşanan Kırgız-Özbek etnik çatışması, ondan önce Fergana vadisinin Özbekistan tarafında Ahıska Türklerine yönelik etnik saldırılar da aynı şekilde yüreğimizi acıtmıştı. Bir taraftan konu üzerinde yazı yazmak zorundasınız; diğer taraftan bunun için gerekli olan duygulardan arınmış, soğukkanlı bir zihni ortamı iç dünyanızda oluşturmanız kolay olmuyor.
Olayın sebepleri vardır, bunlar üzerinde durmak da lazımdır. Ancak bu sebeplerin etkili olduğu etnik cehalet, de facto – fiili - bir durum olarak bizim kendi acı gerçeğimizdir. İktidar olma hırsıyla bu durumu kullanarak grupları ajite edenler de neticede bu cehaletin kubanlarıdır.
* * *
Türkistan’da boy ve aşiretler asırlar boyunca hanedanlar, hanlıklar ve şehzadeler arasındaki iktidar mücadelesinde bir araç olarak kullanılmışlar, siyasi birliğin oluşamaması, neticede Rus işgalinin, 300 yıl gibi uzun bir sürede de olsa, bölgede tamamlanmasını sağlamıştır. Tarih, iktidar hırsının, şehzadelerin birbirlerine karşı Ruslarla işbirliği yapmasına yol açacak derecede sağduyuyu köreltebildiği örneklerle doludur. Ruslar da bu hırstan azami derecede istifade etmişlerdir. Sovyetlerin kuruluş döneminde oluşturulan siyasi ve kültürel yapılanmalarla da aslında tek bir Çağatay Ulusu olan bu boy ve aşiretlerden etnik gruplar ortaya çıkmış, her etnik gruptan ayrı bir ulus inşa edilmeye çalışılmıştır. Bu inşa süreci halen devam etmektedir.
Bizde Atatürk’ün cumhuriyetini yeni bir ulus inşa etmek süreci olarak algılayanlar asıl o Sovyet dönemini incelemelidirler. Bu tip siyasi inşa projeleri, dayandığı bir siyasi-kültürel gerçeklik yoksa başarıya ulaşamaz. Bizde cumhuriyet Anadolu’da milli bir devlet olarak kurulduysa, Anadolu’nun sosyal-siyasi dokusunun böyle bir yapıya müsait olmasından dolayıdır. Aynı şekilde Sovyetler Birliği, Batı Türkistan’ı, Zeki Velidi, Mustafa Çokay, Turar Ruskılov, Sultan Galiyev, Ekmel İkramov, Feyzullah Hocayev gibi Tatar, Kazak, Başkırt, Özbek kökenli siyasetçi ve aydınların arzusu hilâfına, etnik - boy temelinde 5 ayrı cumhuriyete böldüyse buna uygun bir yapı bulduğu içindir. Bu kendi acı gerçeğimizi unutmamak durumundayız. Kırgızların büyük yazarı rahmetli Cangiz Aytmatov’un mankurt tiplemesi ise, sanki de bu etnik cehaleti ajite eden, bu arada bilerek bilmeyerek emperyalizmin emellerine hizmet eden harisler içindir.
Kırgız halkının ekonomik olarak çok zor durumda olması, son olayları kolaylaştıran ikinci bir sebep olarak, etnik cehalete eklenmiştir. Yani ajitatörler, Kırgız gençlerini, nispeten daha zengin olan Özbek ve Ahsıkalı evlerini yağmalamaya teşvik etmişlerdir.
* * *
Olayları çıkaranların muradı, kaybettikleri iktidarı bu yolla elde etmek, Haziran’da yapılması planlanan yeni Anayasa referandumunu engellemek olabilir. İktidardan uzaklaştırılan Bakiyev taraftarları bunu reddetmekte, geçici yönetimin başındaki Roza Otunbayeva ise bu ithamda bulunmaktadır. Kimin muradı ne olursa olsun ama canımızı yakan acı gerçek, olayların getireceği muhtemel sonuçlardır:
- Kırgızelinde Haziran sonunda yapılması planlanan yeni anayasa için referandumun rafa kaldırılma ihtimali ortaya çıkmıştır.
- Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütünün aktif bir müdahil eylem gücü oluşturması kararına katılmayan Özbekistan şimdi böyle bir acil yardım-müdahale kararını kabul etmek zorunda kalabilir. Yani Ruslardan yardım isteyen Kırgızeline Özbekistan’ın da katılması yönünde bir baskı ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu durum, Ruya’nın bölgeye emperyal niyetleri olan bir süper güç olarak karışmasına istemeyen ve bunu deklere eden Özbekistan’ın burnunun sürtülmesi anlamına gelecektir.
- Özbekistan’la Kırgızeli arasında var olan su, elektrik problemlerine şimdi bir de etnik husumet eklenecektir. Bu durumda devletler arasındaki problemlerin çözümü ikili görüşmelerle mümkün olmayacak Rusların arabulucu olması daha kolay gündeme gelecektir.
- Bütün bunların hülasası, Türkistan halkının egemenliğine sahip olacağı, kendi yağıyla kavrulacağı, kendi öz kaynaklarının gelirini kendisinini kazanacağı, kendi topraklarında ne yapacaksa başkalarını karıştırmadan kendi kararıyla yapacağı günler yine ertelenmiştir.
* * *
Canımız yanıyor. Ama ümitlerimizin sona ermesi söz konusu değil, sadece arzularımızın gerçeğe filizlenmesi bir başka bahara kalmıştır. Bu yaralar sarılır, 20 sene önce olanlar da dahil, bu etnik cehalet yerini kardeşlik hukukuna bırakır. Bunlar ergeç gerçekleşecektir. Şimdi ne yapmamız gerektiğine bakmak zamanıdır.
Türkiye, vatandaşlarını güvenle Türkiye’ye getirmek, Bişkek’teki elçiliği tahliye etmemek ve Kızılay’ın bölgeye ilaçü giyecek ve yiyecek yardımı yapmasını temin etmek suretiyle ilk elde yapabileceklerini yapmıştır.
Bundan sonrası için, etnik husumet yarasının sarılması, Özbekistan’la Kırgızeli arasındaki problemlerin çözülmesi, ilişkilerin düzelmesi için diplomatik girişimlerde bulunulmalıdır. Bölgeye bir barış gücü gönderilmesi gerekiyorsa, bu mutlaka BDT bünyresindeki Kollektif Güvenlik Anlaşması Acil Müdahele gücü dışında, BM bünyesinde ve Türkiye’nin de birlik bulunduracağı bir güç olmalıdır.
Ne var ki, şu an için görünen, böyle bir müdaheleye gerek kalmadan olayların yatıştığı yönündedir. Ancak bundan sonra bu tip olayların patlak vermemesi için uluslararası tedbirlere başvurulabilir, barış gücü gönderilecekse bu donanımda ekipler oluşturulur. Tarih göstermiştir ki, Rusya’nın güdümündeki tedbirler, ne yazık ki, bölgede etnik çatışmaları önleme değil kullanma yönündedir. Onun için Türkiye’nin aktif rol alacağı bir tedbir paketi, eğitiminden sağlığına, sosyal barışı sağlayıcı, etnik çatışmayı kardeşlik ve dostluk anlayışına çevirici psikolojik bir uygulamayı öngörmeli ve BM bünyesinde oluşturulmalıdır.