30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun!
Büyük Türk Milleti, Aziz Türk Ocaklılar,
Türk milletinin tarihinde hayati önem taşıyan dönüm noktaları vardır. 26 Ağustos 1071 Malazgirt Savaşı ve Zaferi, bunların başında gelenlerdendir. Anadolu coğrafyası, binlerce yıllık tarihinde Avrasya bozkırlarında, Avrupa'da izler bırakan Türk akınlarına daha önce de sahne olmuştu. Ancak Malazgirt Zaferi akabinde Anadolu'da kurulan Türk-İslam siyasi egemenliğinin bugüne kadar kesintisiz sürmesi, sadece Türk tarihinde değil, dünya tarihinde de büyük etkiler yapmıştır. Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde bu topraklara Müslüman Türk mührü, silinmez bir şekilde vurulmuştur.
Yirminci asrın başlarında, Haçlı zihniyetiyle hareket eden büyük güçlerin “Türkleri Orta Asya'ya Geri Gönderme Projesi”ne karşı, Birinci Cihan Harbi’nde amansız bir mücadele verdik. Neticede tarihimizin o büyük devleti, Devlet-i Aliyye parçalandı ve Türk milleti, Orta Anadolu'ya hapsedilip boğulmak istendi. Millî iradeyi hâkim ve millî kuvvetleri etkin kılmakta hiç tereddüt etmeyen, vatanın istiklalini ancak milletin azim ve kararının kurtaracağında iman eden; ezelden beri hür yaşamış bu büyük milletin "bahtı kara mâderini kurtaracak" o büyük kahraman, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiğimiz Millî Mücadele’yi, 26 Ağustos 1922'de başlayıp 30 Ağustos 1922'de sonuçlanan Büyük Taarruz ile zaferle taçlandırdık.
Merhum Atsız Bey’in de dediği gibi “30 Ağustos’u anarken, bir inanç gücünün kazandırdığı zaferi düşünüyor ve ona başlangıç olan 26 Ağustos’u da hatırlıyoruz. 26 Ağustos, 40 bin kişinin 100 bini darmadağın ettiği başka bir inanç savaşının, Malazgirt’in de yıldönümüdür. (…) Türkiye Türklerine yakışan asıl bayram, 26-30 Ağustos günleri bayramıdır.”. “30 Ağustos 1922 Başkumandan=Rum Sındığı Meydan Savaşı’nın kazanıldığı gündür. Türkiye’nin kurtuluş senedidir.”.
Bugün de dünyada egemenlik savaşı yürüten emperyalist güçlerin medeniyet coğrafyamızdaki planlarının önünde en büyük engel olarak gördükleri milletimiz ve devletimiz, yıllardır çeşitli saldırılara maruz bırakılmaktadır. Dün “Küçük Asya Felaketi”ne attıkları şımarık çocuklarını bugün de yine öne sürerek Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin kuzeyinden Doğu Akdeniz ve Libya’ya uzanan hattaki çıkarlarına sahip çıkmasını önlemeye çalışmaktadırlar. Yüz yıl sonra Sevr’i yeniden dayatma hevesleri depreşenler, yüz yıl önce yedikleri köteğin daha beterine muhatap olacaklarını bilmelidirler.
Aziz Ocaklılar,
Devlet ve millet olarak geçmişimizi iyi bilmek ve doğru değerlendirmek zorundayız. Hem hatalarımızdan dersler çıkarmalı hem de başarılarımızdan ilham almalıyız. Farklılıklarımız elbette olacak, ama bizi birbirimize bağlayan ortak değerler ve ortak gelecek tasavvurumuz çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar kılmak için çalışmalıyız. Tarihimizi gündelik siyasi ve ideolojik çekişmelerin aracı hâline getirmeye çalışan nifak çabalarına karşı birliğimizi korumalı ve bu topraklarda hür, bağımsız ve şerefli bir şekilde yaşamamız için canlarını ortaya koyan ecdadımızı ve kanlarıyla bu toprakları sulayan şehitlerimizi asla unutmamalıyız.
Bu vesileyle, Büyük Zafer’in 98. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile muzaffer askerlerini ve bu vatan için can veren, şanlı bayrağı yere düşürmeyen aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.