Âlimin Ölümü – Alemin Ölümü
25 Ekim 2010
Nuri GÜRGÜR
Durmuş Hocaoğlu’nun vefatı hem milletimiz hem de fikir dünyamız için elim bir kayıptır. O millî şuur sahibi, iyi bir Müslüman, Türk olmanın sorumluluğuna müdrik, “âlim” sıfatını hak eden tam bir münevverdi. Entelektüel dünyamızın giderek sığlaştığı günümüz ortamında Türk milliyetçiliği fikriyatının kaliteli temsilcilerinden biriydi. Cesurdu, inandıklarını her ortamda pervasızca savunurdu; özgüven sahibiydi.
Vefat haberi üzerine onunla ilgili hatıralar kulvarında gezinirken çoğunluğunu karşıt düşünce sahiplerinin oluşturduğu bir fikir platformunda millî değerlerimize ve millî Devletimize yapılan sataşmalara nasıl karşı koyduğunu, bunu yapanları geri çekilmeye nasıl mecbur bıraktığını zihnimde bir kere daha yaşadım.
Türk Yurdu’nun Milliyetçilik Özel Sayısında (1999) yayınlanan yazısının başlığı “Türk Milliyetçiliğinin En Mühim İhtiyacı: Öz eleştiri” idi. Bugün de önemini aynen koruyan ve camiamıza anlamlı bir mesaj olan bu yazısında Hocaoğlu kritik noktalara değiniyor ve şöyle diyordu:
“Şimdi asıl sualler kümesine geçebiliriz. Dünya’da ve Türkiye’de çok mühim hadiseler oluyor. Bir bakıma tarih hepimizin gözleri önünde yeniden yazılıyor. Böylesine mühim hadiselerin cereyan ettiği bir çağda Türk Milliyetçileri acaba ne yapıyor? Neden bizim üstümüzde bir ölü toprağı var?
Yok mu diyoruz?
……Bütün Türk milliyetçileri camiasına açıkça seslenerek “hodri meydan” diyorum. “Var mısınız böylesine yürek yırtan bir cesareti göstermeye”.
Milliyetçi camia çok değerli bir fikrî temsilcisini, mefkûre insanını kaybetti. Ben vakur duruşuyla, renkli mizacıyla, millî ve insanî vasıflarıyla, tefekkür derinliğiyle tanıdığım, sevip beğendiğim, Türk Yurdu’ndaki yazılarından, toplantılarındaki konuşmalarından çok yararlandığımız aziz dostum Durmuş Hocaoğlu’nu çok arayacağım.
Eşine, çocuklarına, yakınlarına ve camiamıza başsağlığı diliyorum.O’nu rahmetle, saygıyla anıyorum, mekânı Cennet olsun.