İlyas Aslantürk HAKK’A Yürüdü


Nuri GÜRGÜR
19 Haziran 2010

O bütün ömrü boyunca inandıklarını yaşayan, fikir ve düşüncelerini, milliyetçi kişiliğini her ortamda açıkça ortaya koyan, milliyetçiliği ahlâk ve karakter üslubû yapan bir dava insanı idi. Ailesi Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçmen olarak gelmişti. Çok dar ekonomik imkânlar içerisinde okudu; DTCF’nden mezun oldu.
Fikirlerine hizmet amacıyla öğretmenliği meslek olarak seçti. Öğrencilik yıllarından itibaren milliyetçi gençlik kuruluşlarında çalıştı. Rahmetli Türkeş’in Genel Başkan olmasından sonra Milliyetçi bir siyasî kuruluş hüviyeti kazanan CKMP (Milliyetçi Hareket Partisi) Gençlik Kollarında görev aldı. Öğretmen olarak Anadolu’nun uzak bölgelerine tayin olup gittiği dönemlerde de hizmet heyecanını hep muhafaza etti. Aday bulmanın kolay olmadığı 69 ve 73 genel seçimlerinde kendisine gösterilen yerlerde ve belirlenen sıralarda yer aldı. Çok sınırlı olan bir kesim ve hatta şahsi eşyalarını satarak büyük bir coşkuyla seçim çalışmaları yaptı. Her seçim döneminden sonra bütçesindeki açık biraz daha büyüdü; yıllar boyunca borçlarını ödemek için uğraşmak zorunda kaldı.

70 li yıllardan sonra kızıl terör hızla tırmandı. Özellikle ülkücü öğretmenler Türkiye’de komünist bir yönetim kurmak isteyen illegal örgütlerin hedefi oldular. 1980’ nin Eylül ayına kadar, öğretmen, öğrenci, işçi, milliyetçi aydın ve MHP yöneticisi beşbine yakın insan bu saldırılarda hayatını kaybetti. Merdin dayanıp namerdin kaçtığı bu ateş çemberinde eğitimci İlyas Aslantürk Ülkü-Bir (Ülkücü Öğretmenler Birliği) üyesi ve yöneticisi olarak görev yaptığı her yerde inancının hakkını vermeye çalıştı. MHP’nin 1977 seçimlerinde oy patlaması yaparak 16 milletvekili çıkarmasında, iktidar alternatif haline gelmesinde hiçbir şahsî ve maddî çıkar beklemeksizin canlarını ve bütün imkânlarını ortaya koyarak çalışan bu yiğit insanların, İlyas gibi ülkücü öğretmenlerin büyük payı vardır.

İlyas Aslantürk hayatı boyunca maddî ve mesleki sıkıntılarla boğuştu. Fikirlerinden dolayı büyük baskılar gördü. Ancak bütün bu şartları derin bir tevekkülle sineye çekti, şikâyetçi olmadı. Ömrünü inançlı, kararlı ve vakur bir duruşla tamamlayarak Hakk’a yürüdü. Ruhu şad olsun. Mekânı cennet olsun.